Ana içeriğe atla
Image
Manşet Yatay Görseli
Share

5.8 trilyon dolar yok mu sayılsın?

Dünya Gazetesi'nden Didem Eryar Ünlü, kadınların istihdam piyasasına katılımı ile ilgili bir yazı yazdı.

İçerik Alınlık Resmi

Dünya Gazetesi'nden Didem Eryar Ünlü, kadınların istihdam piyasasına katılımı ile ilgili bir yazı yazdı.

Haber fotoğrafı
Yazı şöyle:

Bugün iş dünyasının en büyük sorunlarından birisi cinsiyet uçurumu. Kadınların istihdam piyasasına katılımı erkeklerin gerisinde kalmaya devam ediyor. Hem de tüm dünyada. Kadınlar iş dünyasına girseler bile, erkeklerle aynı düzeyde maaş almıyorlar.

Dünya Çalışma Örgütü (ILO)'nun son raporu da bu durumu kanıtlar nitelikte. 2017 yılında global anlamda kadınların istihdam piyasasına katılma oranı yaklaşık yüzde 49 olarak gerçekleşti. Bu, erkeklerin katılım oranının neredeyse yüzde 27 gerisinde. 2018 yılı için beklenen oran da aynı. Yani kadınlar adına kısa vadede bir değişim söz konusu değil.

Oysa G20 liderleri 2014 yılında kadın ve erkek istihdamı arasındaki farkı 2025 yılına kadar yüzde 25 oranında azaltma konusunda anlaşmışlardı. ILO raporu, kadınların istihdama ve sosyal yaşama katılma trendlerini değerlendiriyor ve ortaya son derece net bir rakam koyuyor:

Eğer belirlenen bu yüzde 25 hedefine ulaşılabilirse, küresel ekonomiye 5.8 trilyon dolar ek kazanç sağlanabilir. Özellikle de Kuzey Afrika, Arap ülkeleri ve Güney Asya bu durumdan en fazla fayda sağlayan bölgeler olur. Çünkü bu bölgelerde kadın ve erkek istihdamı arasındaki uçurum yüzde 50'lerin üzerinde.

Rapora göre kadınların istihdam piyasasında daha fazla olmalarının en önemli ekonomik göstergelerinden birisi, kadınların refah düzeyinin yükselecek olması. Çünkü gerçek olan şu ki, kadınların çoğunluğu çalışmak istiyor. ILO Politikalar Genel Direktör Yardımcısı Deborah Greenfield'in dediği gibi, "Bugün dünya genelinde kadınların yarısı istihdam piyasasının dışında. Oysa kadınların yüzde 58'i çalışmak istiyor. Çalışamamak onları her açıdan engelliyor, sınırlıyor."

Bu nedenle politika yapıcıların öncelikli konularından birisi, kadınların çalışmasını engelleyen unsurları ortadan kaldırmak; onların çalışmasını destekleyen politikalar geliştirmek olmalı.

Kadınlar işsizlikte de eşit değil

Bu arada istihdam piyasasında olan kadınların, işsiz kalma ihtimali de erkeklerden yüksek. Küresel olarak baktığımızda 2017 yılında kadınlarda işsizlik oranı yüzde 6.2. Erkeklerde ise yüzde 5.5. Bu oranların 2018 yılında da değişmeyeceği öngörülüyor.

Dünya genelinde, çalışan kadınların yüzde 15'i "aileye katkı sağlayan" konumunda. Bu oran erkeklerde yüzde 5. Yani kadınların yaptığı işler, erkeklere oranla daha az para kazanılan işler. Gelişmekte olan ülkelerde, çalışan kadınların yüzde 36.6'sı bu konumda. Erkeklerin ise sadece yüzde 17.2'si.

ILO raporunun baş yazarlarından Steven Tobin, "Kadının iş hayatında ve toplumdaki rolüne dair tavrımızı değiştirmeye başlamak zorundayız" diyor.

Tobin son derece haklı çünkü raporun da ortaya koyduğu gibi, bugün dünya genelinde erkeklerin yüzde 20'si, kadınların ise yüzde 14'ü "kadının ev dışında çalışması kabul edilemez" diyor.

Kadınların iş dünyasına katılımını ve "kaliteli" işlere ulaşabilmesinin önünde çok sayıda engel var. Eğitim, çocuk bakımı hizmeti eksikliği, ev-aile dengesi bunların başında geliyor.

Raporun çağrısı net: İş şartlarında eşitliğin iyileştirilmesi ve cinsiyetler için belirlenen rollerin yeniden tanımlanması. Yani; aynı iş için kadın ve erkek çalışanların aynı maaşı alması; ayrımcılık yapılmaması; bakım işlerinin azaltılması ve eşit bir şekilde yeniden dağıtılması; iş dünyasında kadınlar olduğu kadar erkeklere yönelik şiddetin önlenmesi.

Tabii ki kadın istihdamını engelleyen sosyo-ekonomik unsurların da yeniden sorgulanması gerekiyor: Aile-iş dengesini iyileştirecek politikaların belirlenmesi; bakım ekonomisinde kaliteli işlerin yaratılması ve korunması; makroekonomik düzeyde kadın istihdamını destekleyen uygulamaların devreye girmesi ve yasadışı ekonominin kontrol altına alınması bunların başında geliyor.

Günün sözü

Yeri doldurulamaz olmak için her zaman farklı olunmalıdır. COCO CHANEL Moda Tasarımcısı

Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri "gerçek eşitlik" ile mümkün

Sivil toplum ve akademik kurumlardan temsilciler, "Karşılaşmalar: Sürdürülebilir Kalkınma Hedefl eri (SKH) ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Sivil Toplum Buluşması"nda SKH'lerin toplumsal cinsiyete duyarlı bir biçimde Türkiye'de uygulanması ve izlenmesi için dayanışma yollarını tartıştılar. Kadının İnsan Hakları – Yeni Çözümler Derneği'nin gerçekleştirdiği buluşma Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'nin yerelleştirilmesi ve farklı çalışma alanlarında toplumsal cinsiyete duyarlı bir biçimde uygulanması konularına odaklandı.

Kadının İnsan Hakları – Yeni Çözümler Derneği'nden Yeşim Erkan Yetişer, "2030 yılına kadar SKH'lere bütüncül ve kapsamlı bir şekilde ulaşılması, yeni ve sürdürülebilir uygulamaların ve politikaların hayata geçirilmesi ancak kadınların ve sivil toplumun sürece etkin katılımı ile mümkün olacaktır" derken, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye'den Atila Uras,"Sürdürülebilir Kalkınma Hedefl eri şimdiki nesil üzerinde büyük bir sorumluluk yaratıyor. Hedeflere ulaşmamız için 13 buçuk yılımız kaldı" diyerek hızlı hareket edilmesi gerektiğinin altını çiziyor.

İstanbul Sözleşmesi Grevio Komitesi Başkanı ve CEDAW (BM Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Tasfiye Edilmesi Sözleşmesi) Komite Üyesi Prof. Dr. Feride Acar ise CEDAW'ın "kadınlar için bir haklar bildirgesi" olarak tanımlandığını aktarırken, sözleşmenin yasal ve biçimsel eşitliğe ek olarak, "gerçek eşitlik" talebini içerdiğine dikkat çekiyor. "Gerçek eşitliği" sağlamak için uygulamalarda ve sonuçlarda eşitliğe ihtiyaç olduğunu ekleyerek, toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifinin hayatın her alanında yaygınlaştırılmasının önemini vurguluyor.

Panelde dikkat çekilen unsur, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'nin sihirli bir çözüm reçetesi olmadığı, hedeflere ulaşmak için başta kamu olmak üzere farklı paydaşların ulusal ve uluslararası işbirlikleri kurması gerektiği. Bunun yanı sıra, mülteci, gençlik, iklim ve ekonomi gibi farklı alanlarda çalışan sivil toplum kuruluşlarının da toplumsal cinsiyet eşitliği alanındaki çalışmaları önem taşıyor.

Ortaya çıkan sonuç ise şöyle: Daha eşit, daha adil ve daha sürdürülebilir bir yaşam için Türkiye'de kamu, sivil toplum ve diğer tüm paydaşların katılımıyla bu hedefl erin yerelleştirilmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliği odağında hayata geçirilmesi gerekliliği.

Dünya Gazetesi - Didem Eryar Ünlü

 

İlgili Dosyalar:

  1. Haber fotoğrafı [PNG] [30.14K]
Share
İlgili Eğitim