Ana içeriğe atla
Image
Manşet Yatay Görseli
Share

Ölçümler güvenilir olsa en kirli 10 şehir de Türkiye’den çıkar

Uzmanlar uyardı: “Türkiye, WHO’nun kirlilik sınır değerlerinin üzerinde ölçüm yapıyor, AB mevzuatında zorunlu olan ölçümleri yapmıyor. Güvenilir ölçüm sonuçlarına dayanılsa belki Avrupa’nın 10 kentinden 8’i değil, 10’u da Türkiye’den olacak”

İçerik Alınlık Resmi

Uzmanlar uyardı: “Türkiye, WHO’nun kirlilik sınır değerlerinin üzerinde ölçüm yapıyor, AB mevzuatında zorunlu olan ölçümleri yapmıyor. Güvenilir ölçüm sonuçlarına dayanılsa belki Avrupa’nın 10 kentinden 8’i değil, 10’u da Türkiye’den olacak”

Haber fotoğrafı

Guardian’ın Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) hava kirliliği verilerine dayandırdığı özel dosyasında, Avrupa’daki en kirli 10 şehrin 8’inin Türkiye’de bulunduğunun belirtilmesi üzerine “hava kirliliği” tartışması yeniden gündeme geldi. Konunun uzmanları Türkiye’de uluslararası standartlar kullanılarak ölçüm yapıldığı takdirde 10 kirli şehrin de Türkiye’den çıkabileceğini savunuyor.
Türkiye, WHO’nun sınır değerlerine uymuyor

Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Baran Bozoğlu, WHO ve AB tarafından kükürt dioksit, azot dioksit, azot oksitleri, partiküler madde, kurşun, benzen, karbon monoksit, ozon, arsenik, kadmiyum, nikel, benzo(a)piren ve ozon gibi kirleticilerin ölçülmesi ve değerlendirilmesi gerekliliğinin ortaya konulduğunu belirtti. Bozoğlu, “Türkiye’de belirlenen sınır değerler AB ve WHO’nun belirlediği sınır değerlerle uyumlu değildir. Bunun yanında, partikül madde 2,5 gibi akciğer hastalıklarına neden olan kirleticiye dair de herhangi bir kısıtlama mevzuatımızda yer almamaktadır” dedi.

Kirliliğin düzeyi eksik ölçülüyor
Hava kalitesi izleme istasyonlarının yetersiz olduğunun altını çizen Bozoğlu, “İstasyonların tümünde aynı kirletici parametreler ölçülmemektedir. Örneğin, Düzce gibi kirliliğin en yüksek
olduğu kentte, sadece Partikül Madde 10 ve kükürt dioksit ölçülmektedir ama çok önemli kirleticiler ölçülmemektedir. Bu istasyonlardan alınan verilerin yetersizliği nedeniyle kirliliğin düzeyi eksik tespit edilmektedir. Bazı istasyonların bulundukları konum nedeniyle kentteki hava kirliliğine dair kaynakları ve seviyeyi gösterme yetisine de sahip değil” diye konuştu.

AB mevzuatındaki zorunlu ölçümler yapılmıyor
“Bazı illerimizde ciddi bir kirlilik problemi olmasına rağmen, sadece partikül madde 10 ve kükürt dioksit kirleticileri ölçülüyor” diyen Bozoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Azot oksitler, Partikül Madde 2,5, kurşun, ozon, karbon monoksit gibi kirletici ve halk sağlığını tehdit eden, AB mevzuatında ölçülmesi zorunlu olan kirleticiler ölçülmüyor. Bu ölçümlerin yapılmadığı tek il ise Düzce değil. Bolu, İzmir-Gaziemir, İstanbul-Yenibosna gibi bazı yerlerde de bu ölçümler bulunmamakta hatta Muş ilimizde kükürt dioksit ölçümü bile yapılmamakta...”

Haber fotoğrafı

Ankara yılın yüzde 70’inde kirli
Bozoğlu, 8 il arasında yer almayan başkent Ankara’daki kirliliğe dikkati çekerek, ““2015 yılında 206 defa sınır değerini aşan partikül madde 10 değeri, 2016 yılında Sıhh

iye bölgesindeki ölçüm istasyonundan alınan bilgilere göre WHO sınır değerini tam 245 gün yani bir yılın yaklaşık yüzde 70’inde aştı…” dedi.

Sadece 2 kirletici üzerinden ölçüm
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı AD öğretim üyesi Prof.Dr. Kayhan Pala da hava kirliğine ilişkin tespitleri ve kirliliğin halk sağlığına ilişkin etkilerini anlattı.

“Hava kirliliğine çok sayıda kirletici yol açıyor” diyen Pala, “Amerika’da tanımlanmış kirletici sayısı 187, AB’de 200’ün üzerinde ve bunların 30 tanesi temel kirletici kabul ediliyor. Türkiye’de 30 kirleticiden sadece 2 tanesi tüm illerde ölçülüyor. Hava kirli midir, değil midir, tartışması Türkiye’de yalnızca 2 kirletici alanında değerlendirilebiliyor ve ölçtüğümüz iki kirletici ile ilgili ölçüm sınırımız WHO’nun değerlerinin üzerinde… Bu iki kirletici için kurulmuş istasyonların kirliliği ne kadar gösterme becerileri olduğu da tartışmalı…” ifadelerini kaydetti.

Tahmini rakamla 8 şehir çıktı

WHO’nun raporundan yola çıkarak kamuoyuna yansıyan en kirli 10 şehirden 8’inin Türkiye’den olması konusunda da Pala, “O rapor sadece partikül madde 2,5 mikron için hazırlanmış. Havada asılı toz da diyebilirsiniz. Türkiye’de 2,5 mikron çok az olduğundan 10 mikronluk kirletici ölçülüyor, oradan da 2,5 mikron tahmin ediliyor. Yani rapor Türkiye’deki ölçüm raporlarına göre değil, tahmin edilen oranlara göre yayımlanmıştır. Aslında bunlar güvenilir ölçüm sonuçlarına dayanılsa belki 10 kentten 8’i değil, 10’u da Türkiye’den olacak…”

Erken ölüm, akciğer kanseri, erken doğum…
Pala, hava kirliliğinin halk sağlığı açısından etkilerini şöyle sıraladı:

»Erken ölümlere yol açıyor: İstatistik yöntemlerle tahmin edilen rakamlar, yılda 30 binin üzerinde insanın erken öldüğünü gösteriyor. Türkiye’de yapılan tahminler yılda 8 binden fazla insanın Kömürlü Termik Santrallere bağlı kirlilik yüzünden erken öldüğünü gösteriyor.

»Hastalıkları arttırıyor: Solunum sistemi hastalıkları, akciğer hastalıkları, astım, üst solunum ve alt solunum sistem hastalıkları, kalp hastalıkları, sinir sistemi hastalıkları, metabolik işlev bozukluları, erken doğum…

Her şey sermaye için
Pala, “Kâr maksimizasyonu sebebi ile hiçbir ülke WHO’nun kirlilikle ilgili sınır değerlerini kullanmıyor. AB’nin sınır değeri Türkiye’den daha düşük ama WHO’dan yüksek. Sermaye sınıfının çıkarları gözetilerek kabul edilmiş sınır değerler kullanılıyor” dedi.

Burcu CANSU - Birgün

İlgili Dosyalar:

  1. Haber fotoğrafı [JPG] [60.92K]
  2. Haber fotoğrafı [JPG] [41.50K]
  3. Haber fotoğrafı [JPG] [41.50K]
Share
İlgili Eğitim