Ana içeriğe atla
Image
Manşet Yatay Görseli
Share

Sınıfta LGBTİ varsa ne yapmalıyım?

Kasım 2010’da çalışmalarına başlamış olan SEÇBİR, ilk ve orta öğretim öğretmenleri ile akademi arasında köprü görevi görmeyi hedefliyor. Hazırlanan raporlara göre öğretmenler, eşcinsel olabileceğini varsaydığı öğrencilere karşı ‘teşhisçi’, ‘tedavici’ bir yaklaşım sergileyebiliyor.

İçerik Alınlık Resmi

Kasım 2010’da çalışmalarına başlamış olan SEÇBİR, ilk ve orta öğretim öğretmenleri ile akademi arasında köprü görevi görmeyi hedefliyor. Hazırlanan raporlara göre öğretmenler, eşcinsel olabileceğini varsaydığı öğrencilere karşı ‘teşhisçi’, ‘tedavici’ bir yaklaşım sergileyebiliyor.

“LGBTİ Hakları İçin Eğitim Stratejileri Raporu”na göre, pek çok öğretmen “Sınıfta bir LGBTİ varsa ne yapmalıyım?” sorusunu soruyor. Rapor, kendisine bu soruyu soran öğretmenlere çok net ve içermeci bir yol haritası veriyor: “Çocuk için bir şey yapman gerekmiyor. Normalleştir, diğer çocuklara bunun doğal olduğunu, olabilirliğini anlat ve ortamı düzenle.”

SPOD ve SEÇBİR işbirliğiyle hazırlanan “LGBTİ Hakları İçin Eğitim Stratejileri” raporu, cinsiyetçi roller dayatmayan ve bütün varoluş biçimlerini içeren adil bir eğitim kurgusunun peşine düşüyor. SEÇBİR’den Müge Ayan tarafından kaleme alınan rapor, tartışmaya açtığı alternatiflerle öğretmenler ve idareciler için bir rehber niteliği taşıyor.

Okullarda homojen grup idealizmine şerh düşen “LGBTİ Hakları İçin Eğitim Stratejileri” raporu, “Eğitimde ikili cinsiyet rejimine nasıl bir alternatif önerilebilir?” sorusuna cevap arıyor. İkili cinsiyet rejimi, toplumda sadece iki cinsin (kadın ve erkek) varlığını kabul ediyor ve hayatın her alanını buna göre düzenliyor. Bu anlayış, okullarda homojen grup algısı yaratarak ayrımcılığa yol açabiliyor.

EVCİLİK YA DA TAMİR TEK SEÇENEK DEĞİL

Ders kitapları, cinsiyetçi rolleri dayatan bir şekilde resmediliyor. Oğlan çocukları futbol oynarken, futbol oynayan tek bir kız çocuğuna rastlanmıyor. Kız çocukları ip atlarken ya da annesiyle yemek yaparken resmediliyor. İlk örnekte olduğu gibi burada da ip atlayan tek bir oğlan çocuğu yok. Oğlan çocukları en iyi ihtimalle ip çevirirken görünüyor.

Cinsiyet rejimi okullarda çok küçük yaşlarda başlıyor. Raporun araştırma evresine katılan bir sınıf öğretmeni bunu şöyle örneklendiriyor: “Kız çocuklarının evcilik köşesinde oynaması, oğlan çocuklarının tamir köşesinde oynaması bekleniyor. Eğer oradan oraya giden olursa ‘eyvah’lar başlıyor.”
İkili cinsiyetçi rejiminin kendisini en çok hissettirdiği alanlardan biri de okul tuvaletleri. Mevzuata göre, okul tuvaletlerinin “erkekler ve kızlar” olarak düzenlenmesi gerekiyor. Bugün bazı üniversiteler, kendi cinsiyetsiz tuvaletlerini oluşturmuş durumda. Fakat aynı durum ilkokul ve liseler için geçerli değil.

EŞCİNSELLİK PANİK YARATIYOR

Okullarda heteroseksüellik yüceltilirken eşcinsellik panik yaratıyor. Projeye katılan bir öğretmen bununla ilgili deneyimini şöyle paylaşıyor: “Benim mesela [biri kız, biri oğlan] iki öğrencim birbirlerinden hoşlanıyorlar. El el tutuşuyorlar, beraber yürüyorlar falan. Bu çok şirin bir şeymiş gibi algılanıyor, yani müdür yardımcısı gelip ‘çok şeker’ diyor ve hoş bir şey gibi anlatılıyor. Ama erkek öğrenciler aynı şeyi yapınca panik halinde öğretmenler odasına geliniyor, ‘aman hocam aileyi arayalım,’ deniyor.”

Rapora göre öğretmenlerin önemli bir bölümü, eşcinsel olabileceğini varsaydığı öğrencilere karşı ‘teşhisçi’, ‘tedavici’ bir yaklaşım sergileyebiliyor. Bu tip durumlarda hemen aile ile iletişime geçiliyor ve aileye çocuğunu tedavi ettirmesi gerektiği söyleniyor. Pekçok aile çocuklarını tedavi ettirmeye gönüllü oluyor ve ‘onarım tedavileri’ için kapı kapı dolaşıp çok büyük paralar harcıyor.

OLABİLİRLİĞİNİ ANLAT VE ORTAMI DÜZENLE

Proje sürecinde biriktirilen deneyim, pek çok öğretmenin kafasındaki en temel sorunun “Sınıfta bir LGBTİ varsa ne yapmalıyım?” olduğunu ortaya koyuyor. Öğretmenler ivedikle aileyi çağırıyor ve katılımcı olarak, iyi niyetle “sorunun” çözümüne katkı sunmak istiyor. Araştırma, öğretmenlere çok net bir yol haritası veriyor: “Hayır, dur, çocuk için bir şey yapman gerekmiyor ve bir şey yapma. Normalleştir, diğer çocuklara bunun doğal olduğunu, olabilirliğini anlat, ortamı düzenle.”

FARKLILIKLARIN ALTINI ÇİZME

Araştırmada yer alan Prof. Dr. Melek Göregenli, öğretmenlerin sınıf ortamında farklılıkların altını çizerek hiyerarşiyi pekiştirebileceğine dikkat çekiyor ve “Bakın sınıfımızda bir eşcinsel arkadaşımız var onu taciz etmeyip sevelim,” yaklaşımının iyi niyetli olsa da, oldukça sakıncalı olduğunu söylüyor. Göregenli, farklılıklara dikkat çekildiği durumlarda kimliklerin sabitlendiğini ve gruplar arası geçirgenliğin azaldığını belirtiyor.

Araştırma süresince belirli aralıklarla bir araya gelen öğretmenler, kendi deneyimlerini ve tanıklıklarını da paylaşıyorlar. Araştırmaya katılan bir müzik öğretmeni, şu örneği veriyor: “Müzik dersinde benim yaptığım bir etkinlik vardı; çok fazla düşünüyordum daha cinsiyetsiz ne yapabilirim diye. Vivaldi uzun saçlıdır. Ben de O’nun renksiz fotoğrafını alıp çocuklara boyama etkinliği vermiştim. O sırada bu kız mı, erkek mi diye çok sormuşlardı. Bunu öğrenip ne yapacaksınız, ne işinize yarayacak diye sormuştum.”

STK ÖRNEĞİ OLARAK LİSTAG

 

 

Derslerin içeriği, LGBTİ’lerin görünürlüğünü sağlamak için basit ve etkili bir yöntem olabiliyor. Raporda görüşlerine yer verilen bir Türkçe öğretmeni, STK’ların işlendiği bir derste LİSTAG’ın da örnek verilen kurumlar arasında gösterdiğini belirtiyor.

ÖĞRETMENLER İÇİN ALTERNATİFLER

Raporda, içermeci ve farklı varoluş biçimlerini destekleyecek bir dil kullanılması gerektiğine dikkat çekiliyor. Araştırma sürecindeki paylaşımlar birleştirilerek şu stratejilerin hayata geçirilebileceği belirtiliyor. Çocuklarla/gençlerle ilişkilenirken ‘oğlum’; ‘kızım’ hitap biçimlerini kullanmamak, bunun yerine onlara isimleriyle hitap etmek.

HETEROSEKSÜEL BİR AŞK HİKÂYESİ

-Bir aşk filminden söz ederken öğrencilerin zihnindeki şablonun kadın erkek arasında deneyimlenen aşka dair bir şablon olduğu bilgisinden hareketle ‘heteroseksüel bir aşk filmi’ ifadesini kullanmak.
-Türkiye Aile Planlaması Vakfı’nın bazı okullarda uyguladığı cinsel sağlık eğitimi sırasında eğiticinin, üremeyi anlatırken, ‘eğer heteroseksüellerse’ ifadesini kullanması.
-Beden eğitimi derslerinde oğlan çocuklarına her zaman futbol ya da basketbol, kız çocuklarınaysa voleybol oynatmak yerine bu oyunların karma bir şekilde oynanması ve körebe gibi cinsiyet yüklü olmayan oyunların seçilmesi.
-Ortamı, oyuncak bebek ve top gibi cinsiyet yüklü materyallerle kısıtlı tutmayıp yapboz gibi materyallerle donatmak.
-Öğrencilerin hatta okuldaki diğer aktörlerin (veli, öğretmen ve idarecilerin) zihinlerindeki kalıpları sarsmaya yönelik benimsenebilecek stratejiler: Bir kadın öğretmeninfutbol oynaması, bir erkek öğretmenin kırmızı kazak giymesi.

AKTİVİST VE UZMANLAR DA KATILDI

LİSTAG Anneleri’nin başrollerinde olduğu filmin yönetmenliğini Can Candan yaptı.

Öğrenci, öğretmen, aktivist ve uzmanların katılımıyla yürütülen çalışmada, ‘eğitim çalışma grubu’ ve ‘strateji çalışma grubu’ düzenli olarak bir araya geldi. 15 kişinin yer aldığı eğitim çalışma grubu, devlet okullarında, azınlık okullarında ve özel okullarda çalışan, ilköğretim ve lise seviyesinde görev yapan, sınıf, branş ve rehberlik öğretmenlerinden oluştu. 12 kişi olan strateji çalışma grubundaysa LİSTAG, Liseli LGBTİ Oluşumu, ÇOÇA (İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi), TAPV (Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı), SPoD, SEÇBİR üyeleri ve ilköğretim/ortaöğretim öğretmenleri yer aldı.

SEÇBİR (Sosyoloji ve Eğitim Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi)

Kasım 2010’da çalışmalarına başlamış olan SEÇBİR, ilk ve orta öğretim öğretmenleri ile akademi arasında köprü görevi görmeyi, iki alan arasındaki bilgi paylaşımını artırmayı hedefliyor. Merkez; kimlik, çokdilli eğitim, eğitimde ayrımcılık, demokratikleşme, yurttaşlık, yoksulluk, engellilik, toplumsal cinsiyet, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği gibi kavramların ilk ve orta öğretim düzeyinde nasıl ele alınabileceğine ilişkin materyaller geliştirmenin ve eğitim seminerleri düzenlemenin yanı sıra okullarda bu konularda saha araştırmaları yürütüyor.

SPOD (Sosyal Politikalar, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği)

SPoD 2011 baharında bir grup aktivist, akademisyen ve öğrencinin bir araya gelerek 21 Eylül 2011’de resmi olarak kurulmuş bir sosyal politika temelli LGBT hakları derneğidir. SPoD, toplumun her alanında yaşanan ve özelde cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli şiddet, baskı, sosyal dışlanma ve ayrımcılık durumları ile ilgili veri oluşturmayı ve bütün ayrımcılık biçimlerinin ortadan kalkmasına yönelik çalışmayı amaçlar. SPoD bu doğrultuda öncelikli olarak ekonomik, sosyal haklar ve sosyal politika alanlarına yoğunlaşır.
Raporun tamamına şu linkten ulaşılabilir: http://secbir.org/images/lgbtiraporu.pdf

Aynur Tekin, Gazete Duvar

Share
İlgili Eğitim