Ana içeriğe atla
Image
STGM
Share

IPSOS Popülizm Raporu: Toplumun bozulduğu algısı artık istisna değil

Ipsos’un 31 ülkede gerçekleştirdiği anketlere dayanan Popülizm Raporu'na göre popülist söylemler tüm dünyada etkili olsa da bazı ülkelerde bu etki azalma eğiliminde. Türkiye, Tayland, Güney Kore gibi ülkelerde ise popülist görüşlere destek artıyor. 21 Şubat - 7 Mart 2025 tarihleri arasında yapılan anketlere dayanan Popülizm Raporu'na göre toplumun bozulduğu algısı artık istisna değil. Anketlerin yapıldığı 31 ülke ortalamasında katılımcıların %56'sı içinde yaşadıkları toplumun "bozulduğunu" düşünüyor. Bu oran Türkiye'de %68'e çıkıyor. 

31 ülkeden 23 bin 228 kişiyle yapılan görüşmeler neticesinde elde edilen verilere göre, vatandaşların %57'si de ülkelerinin gerileme içinde olduğuna inanıyor. Türkiye'de bu görüşü paylaşanların oranı ise %71. 

Popülist söylemler ne kadar etkili?

Ipsos'un verilerine göre popülist söylemler tüm dünyada etkili olsa da bazı ülkelerde bu etki azalma eğiliminde. Örneğin Fransa'da güçlü lider arzusuna verilen destek son 10 yılda %80'den %42'ye geriledi. Benzer düşüşler İtalya ve Polonya'da da gözlendi. 
Toplumun bozulduğu algısı sıralamasında %77 ile birinci sırada gelen Almanya’da ise bu toplumsal memnuniyetsizliğin popülist taleplere dönüşme oranı düşük kaldı.

"Kuralları çiğneyebilecek güçlü bir lidere ihtiyaç var" diyenlerin oranı ülkede sadece %24 düzeyinde. Buna karşılık Türkiye, Tayland, Güney Kore gibi ülkelerde popülist görüşlere destek artmaya devam etti.

Örneğin Türkiye'de halkın büyük bölümü sistemin adil işlemediğine, elitlerin toplumdan koptuğuna, göçün ülkeyi zayıflattığına inanıyor. Bu algılar, popülist politikaların toplumda karşılık bulmasına zemin hazırlıyor.

Genel tablo: umutsuzluk

Toplumsal çöküş algısı, İngiltere, ABD ve Fransa gibi Batılı demokrasilerde özellikle yaygın. Ancak bu durum yalnızca Batı'ya özgü değil. Küresel Güney’deki pek çok ülkede de aynı durum söz konusu.

Rapora göre bu çöküş hissini besleyen üç ana tema var:

  • Ekonomik memnuniyetsizlik: vatandaşlar artan mali güvensizliğe karşı korunmasız hissettiklerini belirtiyor. Bu korkular, son dönemdeki ekonomi ve ticaret politikalarıyla, özellikle de Trump yönetiminin uygulamalarıyla daha da artmış durumda.
  • Elitlerle halk arasındaki uçurum: katılımcıların %64'ü geleneksel partilerin ve politikacıların, kendileri gibi insanlar hakkında hiçbir şey bilmediğini düşünüyor. Ayrıca %68'i, toplumdaki esas bölünmenin "sıradan yurttaşlar ile siyasi ve ekonomik elitler" arasında olduğunu ifade ediyor. Bu görüşler, neredeyse tüm ülkelerde, farklı yaş grupları ve sosyal sınıflar arasında paylaşılıyor.
  • Göç: katılımcıların %44'ü, ülkelerinin göçü tamamen durdurması hâlinde daha güçlü olacağına inanıyor. Bu görüş en çok Türkiye, Endonezya, Romanya ve Tayland gibi ülkelerde destek görüyor. Kanada, Almanya ve Japonya'da ise bu görüşe karşı çıkanlar çoğunlukta. 

Güçlü lider ihtiyacı

Dünya ortalamasına göre, katılımcıların %47’si "ülkeyi düzeltmek için kuralları çiğnemeye istekli güçlü bir lidere ihtiyaç olduğunu" düşünüyor. Türkiye'de ise bu oran %52 ile genel ortalamanın üzerinde. Bu görüşe en fazla destek %79 ile Tayland’da ve %75 ile Güney Kore'de görülüyor. 

Ülkeyi zenginlerden ve güçlülerden geri almak için güçlü bir lider gerektiğine inananların oranı da 31 ülkenin ortalamasında %64. Türkiye'den ise ankete katılanların %67'si bu görüşü paylaşıyor.

Ekonomi zenginlerin çıkarına 

Ekonomik sistemin zenginlerin çıkarına çalıştığına dair inanç küresel ortalamada %68. Bu oran Türkiye'de %75. En yüksek oran ise %83 ile Tayland’da.

Katılımcıların %57'si ek vergilerle kamu harcamalarının artırılmasına karşı çıkıyor. Ancak aynı zamanda tüm kamu hizmetlerine daha fazla harcama yapılmasını destekliyorlar.

“Elitlere” güvenilmiyor

Dünya genelinde geleneksel elitlerin halktan uzaklaştığına dair yaygın bir inanç var. 31 ülkenin ortalamasında %68, “toplumdaki temel bölünme sıradan vatandaşlar ile siyasi ve ekonomik elitler arasındadır” diyor.

Türkiye'de de katılımcıların %71'i, "geleneksel partiler ve siyasetçilerin, kendileri gibi 'sıradan insanları' anlamadığını" ifade ediyor. %72'si ise "uzmanların, kendilerini anlamadığını" düşünüyor. 

Fransa, ABD, Macaristan gibi ülkelerde de benzer düzeyde elit karşıtı görüşler ölçülürken; İsviçre ve Hollanda gibi ülkelerde bu oranlar daha düşük.

Medyaya güvensizlik hakim

Ana akım medyanın gerçeklerden çok para kazanmakla ilgilendiğini düşünenlerin 31 ülkedeki ortalaması %67. Türkiye'de ise katılımcıların %73’ü bu şekilde düşünüyor. 

Bu oranla Türkiye; Şili, Güney Kore ve Arjantin gibi Latin Amerika ve Asya ülkeleriyle benzer bir konumda yer alıyor. Bu görüşü en çok destekleyenler ise %83 oranıyla Peru’da.

Rapora göre bu görüş, sadece medyaya değil, sisteme ve bilginin kaynaklarına dair genel bir güvensizliğin parçası olarak değerlendiriliyor. 

Katılımcıların çoğunluğu, medyadaki güç veya etki sahibi olan kişilerin siyaset, iş dünyası, bilim, akademi alanlarındaki kişiler gibi “benzer çıkarlara ve görüşlere sahip, birbirleriyle yakından bağlantılı insanlardan oluşan bir gruptan oluştuğunu” düşünüyor.

En göçmen karşıtı ülke Türkiye 

Göçmen karşıtı görüşler ise ülkelere göre farklılık gösteriyor. Katılımcı ülkelerin %42’si istihdamda göçmenlere öncelik verildiğine inanırken Avrupa’da bu oran çok daha düşük. Türkiye’de “Göçmenler yerlilerin işini alıyor” diyenlerin oranı ise %73’e ulaşıyor.
Türkiye'de "Göç durdurulursa ülke daha güçlü olur" diyenlerin oranı %78. Bu sonuç araştırmaya katılan tüm ülkeler arasında en yüksek oran.  Küresel ortalama ise %44.

“İşsizlik dönemlerinde önce Türk vatandaşları istihdam edilmeli” diyenlerin oranı %77 ile küresel ortalamanın (%60) üzerinde.
Türkiye göçmen karşıtlığı konusunda Malezya, Endonezya ve Macaristan ile zirveyi paylaşıyor. 

Ulusal kimliğin önemi

“Belirli bir ülkede doğmuş olmanın önemli” olduğu görüşüne katılanların oranı 31 ülke ortalamasında %64 seviyesinde. Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda, Almanya, İsveç ve Hollanda’da çoğunluk bunu önemli bulmuyor. En düşük oran ise %35 ile Hollanda’da.

Karar yetkisi kimde olmalı?

Önemli kararların seçilmiş yetkililer yerine halk referandumu ile alınması gerektiğini belirtenlerin oranı 31 ülke ortalamasında %58. Türkiye’de ise katılımcıların %65’i bu görüşe katılarak küresel ortalamanın üzerine çıkıyor.
Tayland (%76), Güney Afrika (%74) ve Güney Kore’de de (%72) bu görüşe yoğun şekilde destek gelirken Meksika (%48), Hollanda (%45) ve İsviçre’de destek daha düşük seviyelerde seyrediyor.

IPSOS Popülizm Raporu okumak için tıklayınız.

İlgili Eğitim