Ana içeriğe atla
Image
Sıkça Sorulan Sorular
Share

Sıkça Sorulan Sorular

Sorunuzun cevabını STGM'ye Sıkça Sorulan Sorular bölümünde bulamıyorsanız [email protected] adresinden bize ulaşabilirsiniz.

STGM’nin projelerinde kullandığı Uzman/Eğitim/Danışman rapor formatına  buradan ulaşılabilir.

İktisadi işletme, dernekler ya da vakıflara ait ya da bağlı olup sermaye şirketleri, anonim, limited ya da kooperatif gibi ekonomik işletmeler dışında kalan ticari, sınai ve zirai hizmet ve ürünleri sunan işletmedir.
Dernek iktisadi işletmeyi elde ettiği gelirlerin dışında amaçlarını gerçekleştirmek için ek gelirlere ihtiyacı olması durumunda kurabilir. Örneğin bir dernek düzenli olarak bir dergi çıkartmak ve bu dergileri satmak istiyorsa bunu ancak bir iktisadi işletme üzerinden gerçekleştirebilir. Bu durumda da bir vergi yükümlülüğü ortaya çıkmaktadır. 

Derneklerin gelir kaynaklarının kısıtlı olması nedeniyle gerekli kaynaklara ulaşabilmek adına bir şekilde ticari hayatın içinde olabilecekleri bir iktisadi işletme kurmaları onlar için faydalı olabilecektir. 
 

Genel bir kural olarak, danışmanlar, uzmanlar ve/veya diğer hizmet sağlayıcılar (muhasebeciler, avukatlar, çevirmenler, harici IT personeli vb.) tarafından gerçekleştirilen görevler, Genel Koşullar Madde 10’da da belirtildiği üzere, hizmet alımı sözleşmelerinden  kaynaklanan görevler olarak değerlendirilir. Sonuç olarak, Faydalanıcılar bu sözleşmeleri Ek IV (Satın alma) kuralları uyarınca yapmalıdır.

Bu maliyetler, bu nedenle “1. İnsan Kaynakları-1. Human Resources” bütçe başlığı altında değil, diğer maliyetler/hizmetler – “5.Other costs,services” veya “6. Others” bütçe başlıkları altında  kabul edilir.

Daha fazla bilgi için Companion belgesine (Kılavuz) bakınız

İhtiyaçlara ve etkinliğin içeriğine göre tasarlanıp oluşturulabilecek birçok “Etkinlik Bilgilendirme Notu” örneği ve formatı vardır. Bunların bir örneğine buradan ulaşabilir ve bu örneği ihtiyaçlarınız özelinde revize edebilirsiniz.

Medeni Kanun’un 65, 66 ve 67. maddelerinde “dernek üyeliğinin sona ermesi hâlleri”, sırasıyla, kendiliğinden, çıkma ve çıkarılma biçiminde düzenlenmiştir. Dernek üyesinin üyeliğinin kendiliğinden sona ermesi, dernek üyesinin kanunda ya da tüzükte aranılan nitelikleri kaybetmesiyle gerçekleşebilir. Örneğin, belli bir meslekle uğraşan kişilerin üye olarak kabul edildiği bir dernekte, üyelerden birinin o mesleği icra etmeyi bırakması hâlinde, o üyenin üyelik sıfatı kendiliğinden sona erecektir. Çıkma hâlinde, dernek üyesi kendi rızasıyla dernek üyeliğinden ayrılmaktadır. Medeni Kanun’un 67. maddesi çıkarılma konusunu şöyle açıklamaktadır: “Tüzükte üyelerin çıkarılma sebepleri gösterilebilir. Tüzükte çıkarılma sebepleri gösterilmişse, çıkarma kararına bu sebeplerin haklı sayılamayacağı iddiasıyla itiraz edilemez. Tüzükte çıkarma düzenlenmemişse üye, ancak haklı sebeple çıkarılabilir. Bu çıkarma kararına, haklı sebep bulunmadığı ileri sürülerek itiraz edilebilir.” Bir üyenin dernek üyeliğinden çıkarılması konusunda karar verilirken, öncelikle çıkarılma sebeplerinin tüzükte düzenlenip düzenlenmediğine bakmak gerekecektir. Eğer çıkarma kararı, tüzükte çıkarma sebebi olarak düzenlenen haklı bir sebebe dayanıyorsa, çıkarılan üyenin bu sebebin haklı sebep olup olmadığına dair itiraz hakkı yoktur; çünkü üye, bu tüzüğü kabul ederek derneğe kaydolmuştur.

Yeniden bir örnekle durumu açıklamak gerekirse: Dernek tüzüğünde, “herhangi bir şekilde hapis cezasına mahkûm olmak” dernek üyeliğinden çıkarma sebebi olarak düzenlenmişse ve bir üye de böyle bir cezaya mahkûm edilirse, dernek üyeliğinden çıkartılır. Çıkartılan üye, tüzükte belirtilen bu sebebin kendisinin üyelikten çıkarılması için “haklı sebep” teşkil etmediğine dair itiraz edemez; çünkü bu düzenleme, derneğin tüzüğünde açıkça yer almaktadır. Yani, çıkarılan üye, tüzükte belirtildiği hâlde böyle bir nedenin çıkarma sebebi olamayacağını ileri süremez. Ancak, bu durumda dahi çıkarılan üye, tüzükte yazılı çıkarılma nedeninin gerçekleşmediğine ya da çıkarma kararının gerekli yönteme uygun alınmadığına itiraz edebilir. Tüzükte çıkarma konusunda bir düzenleme bulunmaması hâlinde, üyelikten çıkarmanın haklı bir sebebe dayanması gerekir. Örneğin, üyenin derneğin amacına aykırı davranışlarda bulunması, dernek içinde huzur ve düzeni bozucu bir tutum sergilemesi gibi. Üyelikten çıkarılan kişi, bu çeşit bir çıkarmanın haklı bir sebebe dayanmadığını ileri sürerek karara itiraz edebilir. Medeni Kanun’un 80. maddesinde, “Genel Kurul, üyeliğe kabul ve üyelikten çıkarma hakkında son kararı verir” düzenlemesi mevcuttur. Bu düzenlemeye göre, üyelikten çıkarma kararını veren merci yönetim kurulu ise, çıkarılan üye öncelikle genel kurula başvurmak zorundadır. Çıkarılan üye, genel kurula başvurarak olumlu bir sonuç alamazsa, ondan sonra mahkemeye başvurabilir. 
 

Medeni Kanun’un 65. maddesinde, dernek üyeliğinin sona ermesi hâlleri düzenlenmiştir. Bu maddeye göre dernek üyeliği üç şekilde sona erebilir;

  • Kendiliğinden sona erme: Üyelik için kanunda veya tüzükte aranılan nitelikleri sonradan kaybedenlerin dernek üyeliği kendiliğinden sona erer. 
  • Çıkma ile sona erme: Hiç kimse, dernekte üye kalmaya zorlanamaz. Her üye yazılı olarak bildirmek kaydıyla, dernekten çıkma hakkına sahiptir. 
  • Çıkarılma ile sona erme: Tüzükte üyelerin çıkarılma sebepleri gösterilebilir. Tüzükte çıkarma sebepleri gösterilmişse, çıkarma kararına bu sebeplerin haklı sayılamayacağı iddiasıyla itiraz edilemez. Tüzükte çıkarma düzenlenmemişse üye, ancak haklı sebeple çıkarılabilir. Bu çıkarma kararına, haklı sebep bulunmadığı ileri sürülerek itiraz edilebilir. 

Dernek tüzüğünde aidat borcunu ödememe hâli, dernek üyesinin üyelikten çıkarılmasına dair özel bir sebep olarak belirlenmiş olabilir. Bu durumda, dernek üyesi ilgili tüzük maddesine dayanılarak üyelikten çıkarılabilir. Eğer tüzükte bu konuda özel bir düzenleme bulunmuyorsa, dernek üyesinin aidat borcunu ödememe sebebiyle üyelikten çıkarılması, “haklı sebep” olarak gündeme gelebilecektir. Yani, bir dernek üyesi, aidat borcunu ödemiyorsa, dernek amacına uygun hareket etmemiş sayılacağı gibi, bir dernek üyesinden beklenen asgari üyelik yükümlülüğünü yerine getirmediği gerekçesiyle de üyelikten çıkarılabilir. Tüm bunlar, üyelikten çıkarılma için haklı sebep teşkil edebilecektir. Haklı sebebe dayanarak bir dernek üyesinin dernek üyeliğinden çıkarılması hâlinde, üyelikten çıkarılan kişi, çıkarmanın haklı bir sebebe dayanmadığını ileri sürerek çıkarma kararına itiraz edebilir.

Medeni Kanun’un 80. maddesinde, “Genel Kurul, üyeliğe kabul ve üyelikten çıkarma hakkında son kararı verir” düzenlemesi mevcuttur. Bu düzenlemeye göre, üyelikten çıkarma kararını veren merci yönetim kurulu ise, çıkarılan üye öncelikle genel kurula başvurmak zorundadır. Çıkarılan üye, genel kurula başvurarak olumlu bir sonuç alamazsa, ondan sonra mahkemeye başvurabilir. 

Üyelik, böylesi bir çıkarma kararı ile sona erince, üyelik hak ve yükümlülükleri de ortadan kalkar. Ancak, dernek üyeliğinden çıkarılan üye, çıkarılmadan önceki döneme dair aidat borçlarını ödemek zorundadır; ayrıca, derneğin malları üzerinde hiçbir hak iddia edemez. Dernek üyeleri hakkında karar verilirken Medeni Kanun’un 68. maddesinin göz önünde tutulmasında fayda vardır. Bu maddeye göre, dernek üyeleri eşit haklara sahiptirler. Dernek, üyeleri arasında dil, ırk, renk, cinsiyet, din ve mezhep, aile, zümre ve sınıf farkı gözetmez; eşitliği bozan veya bazı üyelere bu sebeplerle ayrıcalık tanıyan uygulamalar yapamaz. Her üyenin, derneğin faaliyetlerine ve yönetimine katılma hakkı vardır. Bir dernek üyesinin çıkarılması kararına karşı, sadece ilgili dernek üyesi itiraz edebilir. 

STGM tarafından hazırlanan “Dernek ve Vakıflar için İktisadi işletme Yönetimi - Sık Sorulan Sorular” isimli bilgi notu size konu ile ilgili genel anlamda bir bilgi verecektir.

Ayrıca STGM’nin hazırladığı “STÖ’lerde İktisadi İşletme Yönetimi Nasıl Yapılır?” isimli video serisine de bakabilirsiniz

Preview image for the video "STÖ'lerde İktisadi İşletme Yönetimi Nasıl Yapılır?".

 

Katılımcının imzası da dahil belli temel bilgileri kapsayan bir şablon kullanılması önerilir. Bir örneğine buradan ulaşabilirsiniz

Yedek akçe, ön finansman ödemelerinde (Pre-financing payments) hesaplanmaz ve ilave ön finansman ödemelerine (Further pre-financing payment)  de dahil edilmez. 

Yedek akçe sadece öngörülemeyen durumlar için kullanılabilir. Sözleşmeler, faydalanıcılara yedek akçeyi kullanma yetkisi vermez. Yedek akçe kullanımı, değerlendirmeyi yaparak vaka bazında karar alacak olan Sözleşme Makamının (doğrudan yönetim usulüne göre AB Türkiye Delegasyonu) önceden alınacak  yazılı iznine tabidir.

Yedek akçe kullanımına izin verildiğinde, ilgili tutar bölünür ve projenin/eylemin özel ihtiyaçlarına göre ilgili bütçe başlıklarına tahsis edilir. Doğrudan maliyetlerin (direct costs) toplam miktarı daha yüksek olacağından, dolaylı maliyetler (indirect costs) de artacaktır. Özel Koşullar (Special Conditions) Madde 3'te belirtilen azami hibe miktarı değiştirilemeyeceğinden, yedek akçe kullanılırken bu durum göz önünde bulundurulmalıdır.

Yedek akçe kullanımı onayını almak için, gerekçeli yazılı talep, 'Zeyilname veya Yedek Akçe Kullanımı (Addenda and Use of contingency)' tablosu ve resmi raporlar, beyanlar vb. gibi tüm destekleyici belgelerin Sözleşme Makamına (doğrudan yönetim usulüne göre AB Türkiye Delegasyonu) ibraz edilmesi gerekmektedir.

Projenin kötü yönetiminden kaynaklanan durumlar, yedek akçe kullanımını haklı göstermek için bir neden olarak kabul edilmez.

Aşağıdaki örnek, yedek akçe kullanımı için talepte bulunmak üzere faydalanıcının hangi adımları izleyeceğini göstermek amacıyla hazırlanmıştır. 

24 aylık bir proje uyguluyorsunuz. Ofis kiralanmış ve proje için çok fonksiyonlu bir yazıcı satın alınmıştır. 

Projenin 16. ayında, proje ofisine hırsız girmiş ve çok işlevli yazıcı çalınmıştır. Bu olaydan hemen sonra, kolluk kuvvetlerini bilgilendirdiniz ve yetkililer resmi açıklama ve tutanakları hazırladı.

Şu anda projenin geri kalanı boyunca faaliyetleri verimli ve etkili bir şekilde uygulamak için çok fonksiyonlu bir yazıcıya ihtiyacınız var. Ancak aynı zamanda, bütçe başlıkları ve kalemleri arasında mali değişiklik yapamıyorsunuz. Çünkü, her bütçe kalemindeki tutarların tamamını projenin belirli görev ve faaliyetlerine halihazırda tahsis etmiş durumdasınız.

Bütçenizde, yedek akçede 6.500 Avro tutarında bir tahsisat bulunmakta. Yeni bir çok fonksiyonlu yazıcı satın almak için ise 1.500 Avroya ihtiyacınız var.

Bu şartlar altında, yedek akçedeki 6.500 Avrodan 1.500 Avroyu kullanmak için onay başvurusunda bulunmaya karar verdiniz. 

Yukarıdaki senaryoya dayanarak, faydalanıcının yedek akçe kullanımının onayı için aşağıdaki belge ve bilgileri hazırlaması ve Sözleşme Makamına (doğrudan yönetim usulüne göre AB Türkiye Delegasyonu)  göndermesi önerilir:

  • Faydalanıcının karşılaştığı durum hakkında yazılı açıklama ve gerekçe,
  • Kolluk kuvvetlerinin resmi raporları, ifadeleri ve tutanakları,
  • Yeni çok işlevli yazıcının fiyat ve teklifleri,
  • Doldurulan 'Zeyilname veya Yedek Akçe Kullanımı (Addenda or Use of Contingency)' tablosu.

'Zeyilname veya Yedek Akçe Kullanımı (Addenda or Use of Contingency)' tablosunu doldururken, ilgili tüm hücreleri ve sütunları doldurun. 'Zeyilname/Yedek Akçe Kullanımı' (Addenda/Use of Contingencies) sütunu altında yer alan 'Yedek Akçe Tahsisi' (Provision for Contingency Reserve) hücresine '-1500' değerini girin. Ardından, aynı sütun altındaki '3.3. Makina, aletler vb. (3.3. Machines, Tools, etc)' hücresine de '1500' değerini girin.

Yukarıdaki senaryoya dayanarak doldurulmuş "Zeyilname veya Yedek Akçe Kullanımı' tablosu örneğine buradan ulaşılabilir.

Daha fazla bilgi için Companion belgesine (Kılavuz) bakınız.

İktisadi işletmeler Türkiye'deki mevzuatın işleyişi sırasında kendilerini ilgilendirebilecek her türlü kanuna tabidir. Derneğin Yönetim Kurulu iktisadi işletmeye yönetici atamış olsa da doğal olarak iktisadi işletmenin de yönetiminden sorumludur. Bununla birlikte bir iktisadi işletme;

  1. Ticaret Kanunu
  2. Borçlar Kanunu
  3. Derneğe bağlı ya da ait olduğu için Dernekler Kanunu
  4. Bir Vakfa ait olduğu durumda Medeni Kanun
  5. Kurumlar Vergisi Kanunu
  6. Katma Değer Vergisi Kanunu
  7. Personel çalıştırıldığı durumda İş Kanunu
  8. Çalıştığı faaliyet alanındaki kanun ve düzenlemeler (gıda malzemesi üretimi durumunda Tarım Bakanlığı) tabidir.

Daha fazla bilgi için lütfen STGM’nin “Dernek ve Vakıflar için İktisadi İşletme Yönetimi - Sık Sorulan Sorular” isimli bilgi notuna bakınız.

Ayrıca STGM’nin hazırladığı “STÖ’lerde İktisadi İşletme Yönetimi Nasıl Yapılır?” isimli video serisine de bakabilirsiniz

Preview image for the video "STÖ'lerde İktisadi İşletme Yönetimi Nasıl Yapılır?".

 

Preview image for the video "Eğitimin adı: 02 Kaynak Geliştirme Stratejisi Bileşenleri ve Durum Analizleri".

 

 

Preview image for the video "Eğitimin adı: 03 Bireysel ve Kurumsal Kaynak Geliştirme Araçlarının Kısa Tanıtımı".

 

Preview image for the video "Eğitimin adı: 04 Kaynak Geliştirme’de Destekçi İlişkileri ve Veritabanının Önemi".

 

İlgili teklif çağrısının, gönüllüler tarafından gerçekleştirilen çalışmaları kabul edilebilir ortak finansman olarak sayılmasına izin vermesi durumunda, bu ortak finansman AB Mali Düzenlemesi FR Madde 181, 186 ve 190 uyarınca uygun personel maliyeti olarak değerlendirilebilir ve birim maliyetler şeklinde gösterilebilir.

Bu birim maliyetler Sözleşme Makamı (doğrudan yönetim usulüne göre AB Türkiye Delegasyonu) tarafından sabitlenecek ve teklif çağrısında verilecektir. Gönüllülerin çalışmalarının değeri, ortak finansmanın %50'sine kadar olabilir ve  burada bahsedilen kısım AB katkısı ile finanse edilmeyecek kısma karşılık gelmektedir.

Bu tür maliyetler, çağrıya başvuru anında tahmini bütçedeki diğer uygun maliyetlerden ayrı olarak sunulmalıdır. Gönüllünün çalışmasının değeri, dolaylı maliyetlerin hesaplanmasında daima dışarda tutulmalıdır. Faydalanıcı tarafından tahakkuk ettirilen ve gönüllülerin çalışmasıyla bağlantılı uygun maliyetler (örneğin seyahat ve konaklama), uygun maliyetler olarak ayrıca talep edilebilir.

Daha fazla bilgi için Companion belgesine (Kılavuz) bakınız

Dernekler Kanunu’nun “İç Denetim” başlıklı 9. maddesi aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir. 

“Derneklerde iç denetim esastır. Genel kurul, yönetim kurulu veya denetim kurulu tarafından iç denetim yapılabileceği gibi, bağımsız denetim kuruluşlarına da denetim yaptırılabilir. Genel kurul, yönetim kurulu veya bağımsız denetim kuruluşlarınca denetim yapılmış olması, denetim kurulunun yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Denetim kurulu; derneğin, tüzüğünde gösterilen amaç ve amacın gerçekleştirilmesi için sürdürüleceği belirtilen çalışma konuları doğrultusunda faaliyet gösterip göstermediğini, defter, hesap ve kayıtların mevzuata ve dernek tüzüğüne uygun olarak tutulup tutulmadığını, dernek tüzüğünde tespit edilen esas ve usullere göre ve bir yılı geçmeyen aralıklarla denetler ve denetim sonuçlarını bir rapor halinde yönetim kuruluna ve toplandığında genel kurula sunar. Denetim kurulu üyelerinin istemi üzerine, her türlü bilgi, belge ve kayıtların, dernek yetkilileri tarafından gösterilmesi veya verilmesi, yönetim yerleri, müesseseler ve eklentilerine girme isteğinin yerine getirilmesi zorunludur.”

Aynı zamanda yine Dernekler Kanunu’nun “Dernek Tüzüğü” başlıklı 4/j maddesinde de dernek tüzüğünde yer alması gereken hususlar arasında “iç denetim şekilleri” ibaresi yer almaktadır. 

İlgili düzenlemeler göz önünde bulundurulduğunda, derneklerin iç denetim yapması ve ardından bu denetime ilişkin bir iç denetim raporu düzenlemesinin zorunlu olduğu anlaşılmaktadır. İç denetim yönetim kurulu, genel kurul, bağımsız bir denetim kuruluşu ve denetim kurulu tarafından yapılabilir. Yapılan diğer denetimlerin denetim kurulunun sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağını da unutmamak gerekir. Dernek tüzüğünü hazırlarken, iç denetimin esas ve usullerini belirler, dernek iç denetiminin 1 yılı geçmeyen aralıklarla yapılması esastır. İç denetim sürecinde derneğin yalnızca gelir ve gider durumu değil, tüm faaliyetlerin gerek mevzuata gerekse de dernek tüzüğüne uygun olup olmadığı da denetlenir. Denetim sonucunda oluşturulan iç denetim raporu yönetim kuruluna ve toplandığı zaman genel kurula sunulur. 

İçişleri Bakanlığı, 03.12.2020 tarihli ve 2020/21 sayılı genelgesinde sivil toplum kuruluşlarının şeffaf ve hesap verilebilir olması açısından, aynı zamanda ilgili mevzuata da atıf yaparak, iç denetimin ve devamında hazırlanacak iç denetim raporunun esas olduğunu belirtmiştir. Bu kapsamda iç denetimlerin daha etkin bir şekilde yürütülebilmesi adına bir “Dernek İç Denetim Raporu Örneği” hazırlamıştır. Derneklere tavsiye niteliğinde hazırlanan bu “örnek iç denetim raporuna” dernekler tarafından istenilen soru ve bölümler eklenebilir ve de rapor değişik şekillerde de hazırlanabilir. 

İhtiyaçlarınıza göre tasarlanıp oluşturulabilecek birçok değerlendirme formu formatı vardır. Bunların bir örneğine buradan ulaşabilir ve bu örneği ihtiyaçlarınız özelinde revize edebilirsiniz.

Bu konu ile bağlantılı öncelikli mevzuat;

Yardım Toplama: Gerçek ve tüzel kişiler ile kamu kurum ve kuruluşlarınca, kamu yararı gözetilmek ve belirli bir amacı gerçekleştirmek üzere, izin alınması veya bildirimde bulunulması kaydıyla belirli süre ve yerlerde ayni ve/veya nakdi yardım istenmesini,

Bağış: Bir kişinin veya başka bir özel hukuk yahut kamu tüzel kişisinin veyahut kamu kurum ve kuruluşunun ayni veya nakdi varlıklarından; bir kişi veya başka bir özel hukuk yahut kamu tüzel kişisine veyahut kamu kurum ve kuruluşuna kendi iradesiyle ve herhangi bir karşılık beklemeksizin vermesini ifade etmektedir. 

“Yardım toplama” ve “bağış” kavramı her ne kadar belli noktalarda ayrılsa da her faaliyet özelinde üzerinde ayrıca düşünmeyi gerektirebilir. 

Burada dikkat edilmesi gereken nokta “yardım toplama” için bir izin sürecinin işletilmesi, “bağış” için ise böyle bir izne gerek olmamasıdır. Bu nedenle ileride herhangi bir cezai yaptırımla karşı karşıya kalmamak adına da bu iki kavramın ayrımı doğru bir şekilde yapılmalıdır. 

İki kavram arasındaki en temel farklar şu şekilde sıralanabilir;

  • “Yardım toplama” için kurumun aktif bir şekilde talepte bulunması gerekmektedir, “bağış” konusunda ise bağış gerçekleştirecek olan kişinin “kendi iradesi” ön plana çıkmaktadır.
  • Bunun yanı sıra “yardım toplama” belli bir amacı gerçekleştirmek üzere istenir, “bağış” ise herhangi bir amaca bağlı olarak yapılmak zorunda değildir. 

Bu nedenle yardım toplama izni başvurusu sonuçlanana kadar dernek tarafından “yardım toplama” şeklinde algılanabilecek, reklam verme, çağrıya çıkma, kişileri bağışa yönlendirme gibi fiillerden uzak durulmalıdır. 

Yardım toplama ve bağış için farklı banka hesapları açılmalıdır. Yardım toplama banka hesabı izin süresinin sonunda incelenmektedir. 

Yardım toplama ile ilgili Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü web sayfasına da bakabilirsiniz.

İktisadi işletme konusunda ki temel hukuk kurallarına Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu, Dernekler Kanunu, Medeni Kanun, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, İş Kanunu ve iktisadi işletmenin faaliyeti ile ilgili olabilecek diğer kanun ve düzenlemelerden erişilebilir. 

KDV muafiyeti bir tür "tam muafiyet"tir. Bu nedenle, proje kapsamında mal ve hizmet alımı için KDV ödenmez.

Daha fazla bilgi için IPA II Tebliğine bakabilirsiniz.

Etkinlik yönetimi olarak da adlandırılan yaklaşım en basit anlamıyla yapılacak olan etkinliklerin ve aktivitelerin hedefine uygun, etki bırakacak ve doğru bir şekilde yönetilmesi işlemidir. Özellikle STÖ’lerin düzenlediği hak temelli etkinliklerin organizasyonunda ve yönetiminde  akılda tutulması gereken önemli bir takım ilkeler vardır. Sivil Düşün Sivil Toplum Etkinlik Rehberi etkinlik yönetimi ile ilgili detaylı bilgi içeren bir rehberdir.

Ayrıca genel anlamda etkinlik yönetimi ile ilgili daha detaylı bilgilere “Etkinlik Yönetimi: Halkla İlişkiler ve Tanıtım Lisans Tamamlama Programı. Yrd. Doç. Dr. Nilüfer Fatma Göksu, İstanbul Üniversitesi, AUZEF” den ulaşılabilir.

İktisadi işletmenin kurulabilmesi için öncelikle dernek tüzüğünde “iktisadi işletme kurulabilir” ibaresinin yer alması gerekmektedir. İktisadi işletme kurulması isteniyor fakat bu ibare tüzükte yer almıyorsa ilk olarak tüzük değişikliği gerçekleştirilmelidir. 

İktisadi işletme kurabilmek için öncelikle bir yönetim kurulu kararı alınması gerekmektedir. Dernek yönetim kurulu genel kuruldan aldığı yetkiyle iktisadi işletme kurulacağının kararını alır. Bu kararda iktisadi işletmenin unvanı, açık adresi, sermayesi, temsilcileri, yetkilileri, yetkililerin uyrukları ve ev adresleri, işletme konusu açıkça belirtilmelidir. Bu bilgiler Merkezi Sicil Sistemi (MERSİS)’ne girilir.
İktisadi işletmenin faaliyet konusunun açık bir şekilde belirlenmesi son derece önemlidir. 

Medeni Kanun’un 99. maddesine göre, “Dernek gelirleri, üye ödentisi, dernek faaliyetleri sonucunda veya dernek malvarlığından elde edilen gelirler ile bağış ve yardımlardan oluşur.” 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nun 10. maddesinde, derneklerin yardım ve iş birliği konuları düzenlenmiştir. Bu maddeye göre dernekler, tüzüklerinde gösterilen amaçları gerçekleştirmek üzere, benzer amaçlı derneklerden, siyasi partilerden, işçi ve işveren sendikalarından ve mesleki kuruluşlardan maddi yardım alabilir ve adı geçen kurumlara maddi yardımda bulunabilirler. Derneklerin gelirleri arasında sayılan yardımların, yurt içi ve yurt dışından alınmasına göre, mevzuatımızda farklı düzenlemeler mevcuttur. Dernekler Kanunu’nun 21. maddesinde, derneklerin yurt dışından yardım alması düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, dernekler mülki idare amirliğine önceden bildirimde bulunmak şartıyla, yurt dışındaki kişi, kurum ve kuruluşlardan ayni ve nakdî yardım alabilirler. Bildirimin şekli ve içeriği Dernekler Yönetmeliği’nde düzenlenmiştir. Nakdî yardımların, bankalar aracılığıyla alınması zorunludur ve kullanılmadan önce bildirim yapılması gerekmektedir. 

Bir diğer yardım toplama faaliyeti, Dernekler Yönetmeliği’nin 100. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre; gerçek kişiler, dernekler, kurumlar, vakıflar, spor kulüpleri, gazete ve dergilerin, 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu’na göre yapacakları yardım toplama faaliyetleriyle ilgili iş ve işlemler, sivil toplumla ilişkiler birimlerince yürütülür. 

2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu’nun 2. maddesi, yardım toplamaya yetkili kişi ve kuruluşların, amaçlarına ve kamu yararına uygun olarak, yardım toplama faaliyetlerine ait esasları kapsar. Türk Silahlı Kuvvetlerinin kendi bünyesi içerisindeki yardım toplama faaliyetleri ile dernekler, sendikalar ve bunların üst kuruluşlarına, spor kulüplerine, mesleki kuruluşlara ve bağış kabulüne yetkili vakıflara kendi statülerine göre üyeleri ve diğer kişiler tarafından yapılacak bağış ve yardımlarla bunların öz kaynaklarından sağlayacakları gelirler, 2860 sayılı Kanun’un kapsamı dışındadır. 

Dernekler, yukarıda belirtili şekilde gelir tahsil etmelerine ek olarak, kamu yararına uygun olarak, amaçlarını gerçekleştirmek, muhtaç kişilere yardım etmek ve kamu hizmetlerinden bir veya birkaçını gerçekleştirmek veya destek olmak üzere yardım toplayabilirler. Bu hâlde 2860 sayılı Kanun’un uygulanması gündeme gelecektir. Dernek, bu şekilde yapılacak yardımları, makbuzla, belirli yerlere kutu koyarak, bankalarda hesap açtırarak, yardım pulu çıkartarak, sergiler açarak, kültürel ve sportif gösteriler ile eşya piyangosu, gezi ve eğlenceler düzenleyerek veya bilgileri otomatik ya da elektronik olarak işleme tabi tutmuş sistemler kullanarak toplayabilir. Kanun’n 6. Maddesi uyarınca, “kişiler ve kuruluşlar, yetkili makamdan izin almadan yardım toplayamazlar. Ancak, kamu yararına çalışan dernek, kurum ve vakıflardan hangilerinin izin almadan yardım toplayabilecekleri, Cumhurbaşkanınca belirlenip ilan edilir. İzin alınmadan girişilen yardım toplama faaliyetleri güvenlik kuvvetlerince derhal menedilir ve sorumlular hakkında kovuşturma yapılır.”

Yardım toplama faaliyeti, bir ilin birden fazla ilçesini kapsıyorsa o ilin valisinden, bir ilçenin sınırları içinde ise o ilçenin kaymakamından izin alınır. Yardım toplama faaliyeti birden fazla ili kapsıyorsa, yardım toplama faaliyetine girişecek gerçek veya tüzel kişiler yerleşim yerinin bulunduğu ilin valisinden izin alır ve izni veren valilik tarafından da ilgili valiliklere ve İçişleri Bakanlığına bilgi verilir. 
 

AB projelerinde KDV muafiyeti başvurusu için gerekli belgeler nelerdir?

KDV muafiyeti uygulaması İçin gerekli belgeler şunlardır:

  • KDV vergisi muafiyeti bilgi formu (hem Sözleşme Makamı hem de faydalanıcı tarafından düzenlenecektir)
  • Hibe sözleşmesinin kopyası
  • Bütçenin kopyası (Hibe sözleşmesi Ek II)
  • Başvuru Mektubu

Daha fazla bilgi için IPA II Tebliğine bakabilirsiniz.