Ana içeriğe atla
Image
Haber yatay görseli
Share

Denizli Otizm Derneği: Erişilebilir ve Eşit Bir Toplum İçin Çok Yönlü Mücadele Gerekiyor

Otizm, doğuştan gelen ve genellikle yaşamın ilk üç yılında fark edilen karmaşık bir gelişimsel bozukluk.  Güncel veriler otizmli bireylerin sayısının tüm dünyada artış gösterdiğini söylerken, araştırmalar ise günümüzde her 68 çocuktan 1’inin otizm riskiyle dünyaya geldiğini ve her 20 dakikada 1 çocuğun otizm tanısı aldığını gösteriyor. Bununla birlikte otizmli bireyler eğitimden istihdama kadar gündelik hayatta pek çok sorunla karşı karşıya kalmaya devam ediyor. Türkiye'de engellilerle ilgili bir güncel bir araştırma yok ancak Otizm Türkiye Platformu'nun önceki yıllarda öngördüğü verilere göre, tahmini 550.000 otizmli çocuk var. 

3 Aralık Engelliler Günü vesilesiyle görüştüğümüz Avrupa Birliği tarafından desteklenen BİRLİKTE: Yerel STÖ'ler için Kurumsal Destek Programı yararlanıcılarından Denizli Otizm Derneği'nden Dudu Karaman, engellilik konusunda daha bütüncül ve çözüm odaklı bakış açısına ve politika üretilmesine ihtiyaç olduğunu söylerken, erişilebilir ve eşit bir toplum için toplumun bütün kesimlerine ulaşmayı hedefleyen her alanda ve çok yönlü bir mücadeleye ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor.

Uzunca bir süredir görünmez olan ya da kılınan engelli hakları bir süredir daha yüksek perdeden dile getiriliyor. Tabi bununla beraber engellilik alanında çalışma yürüten örgütleri de daha görünür oldu. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Son dönemde engelli haklarıyla ilgili mücadelenin yükselme sebebi bu alanda mücadele veren hak mücadelesi temelli örgütlerin sayınının artmış olmasıdır. Bir de aslında engellilik insanların korkmadan üzerinde en kolay konuşulabileceği konuların başında geliyor. Herkes için güvenli bir alan yani. Konu açıldığında herkes engellilerin yanında olduğunu söylüyor ama bu gerçek değil. Bu alan ikiyüzlülüğün en çok yaşandığı alanlardan biri. Engellilik alanındaki çalışmalar yardım temelli olmak yerine hak temelli olduğunda daha kalıcı sonuçlar elde edilebilir.

Peki, engellilik sorunlarının toplumun hemen bütün kesimlerinin gündemine girmesi için nasıl bir yöntem izlemek gerekiyor?
Engellilik hareketinin kitleselleşmesi ve öz savunucuların sayısının gerekiyor. Bunun için de sadece engellikle ilgili durumlardan birinci derece etkilenenlerin değil toplumun diğer kesimlerinin de bu sorunlara duyarlı olması ve gerçek anlamda çözümün parçası olmayı istemesi gerekiyor.

Engelliler Yasası 2005 Temmuz ayında yürürlüğe girdi. 13 senedir uygulanan bu yasanın kazanımlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu yasa engelli hakları konusunda politika üretmek için yeterli mi?

İyi niyetli bir çaba olduğunu ama yeterli değil. Engellilik konusunda daha bütüncül ve çözüm odaklı bakış açısına ve politikalar üretilmesine ihtiyaç var.

Engelliler Kanunu’na ek olarak Türkiye aynı zamanda Birleşmiş Milletler Engelliler Hakları Sözleşmesine taraf ülkelerden biri. Peki, bu sözleşmeye göre Türkiye’deki uygulamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sözleşme Türkiye’de ne yazık ki yeterince bilinmiyor. Bu hem devlet kademeleri hem de STÖ’ler için geçerli. Sözleşmenin hayata geçirilmesi pratikte var olan pek çok sorunu ortada kaldıracaktır.

Engellilik alanında çalışan sivil toplum örgütleri arasında sürdürülebilir diyalog ve savunuculuk temelli bir ağ kurmak amacıyla Türkiye Engelliler Meclisi çalışma yürütüyor. Biraz da bu çalışmalardan ve derneğinizin rolünden söz eder misiniz?

Bu çaba değerli ama nasıl sürdürülebileceği konusunda belirsizliklere sahip. Yani başarılı olabilmesi için çok çalışılması lazım. Denizli Otizm Derneği olarak biz de bu çalışmaları destekliyoruz. Kentimizde kurulan meclisin seçtiği il temsilciyiz.

Engelliler başta eğitim ve çalışma hakkı olmak üzere pek çok başlıkta imkânlara erişim sorunu yaşıyor. Peki, “erişilebilir ve eşit” bir toplum için sizin önerileriniz nedir?

Yaşanan sorunların temelinde yatan şey ayrımcılığın hakim olması. Engellilere yönelik olarak bundan bir şey olmaz yaklaşımının bırakılması gerekiyor. Yılmadan mücadele dışında bir çözüm görünmüyor. Türkiye’de yasalardan daha çok sorun olan şey uygulama. Otizm konusunda biz bunu sağlıktan eğitime her alanda yaşıyoruz. Hak mücadelesi temelli örgütlerin sayısının ve aktivistlerin sayısının artması lazım. Toplumun bütün kesimlerine ulaşmayı hedefleyen her alanda ve çok yönlü bir mücadele gerekiyor.

BİRLİKTE projesi kapsamında ne türden projeler geliştirdiniz? Savunuculuk çalışması için programdan nasıl yararlanıyorsunuz? 

BİRLİKTE projesi kurumsal kapasitemizi desteklemeye yönelik bir içeriğe sahip olduğu için aslında savunuculuk başta olmak üzere derneğimizin yaptığı her şeyde bir payınız olduğunu düşünüyoruz. Mentorumuz Nevzat Kıraç’ın desteği ve önerileri bizim için çok yol gösterici oluyor. Daha aktif savunuculuk yapabilmek için Otizm Dernekleri Federasyonu Yönetim Kurulu’nda ve Türkiye Otizm Meclisi Yürütme Kurulu’nda yer aldık. İletişim Anayasamızı ve Stratejik Planımızı hazırlama çalışmalarımız devam ediyor. Medya üzerinden de daha kapsamlı bir savunuculuk planı geliştireceğiz. BİRLİKTE desteği ile yapmayı planladığımız Savunuculuk ve Engelli Haberciliği Atölyesi’nin de alana önemli bir fayda sağlayacağına inanıyoruz.

Share
İlgili Eğitim