Skip to main content
Image
Manşet Yatay Görseli
Share

“Çocuk İşçiliği Sorunuyla Her Düzlemde Mücadele Etmemiz Gerekiyor”

Bugün 12 Haziran Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü.  Yan yana gelmemesi gereken iki kelime çocuk ve işçi…

İçerik Alınlık Resmi

Bugün 12 Haziran Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü.  Yan yana gelmemesi gereken iki kelime çocuk ve işçi…

TÜİK verilerine göre bugün Türkiye’de 5-17 yaş grubunda çalışan çocuk sayısı 720 bin…  Ancak araştırmacılar yedi yıl aradan sonra yapılan Çocuk İşgücü Araştırması’nı sonuçlarının genel tabloyu tam olarak ortaya koyamadığını söylüyor.

İstanbul Bilgi Üniversitesi Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden Pınar Uyan Semerci, çalışmanın zamanlaması bakımından mevsimlik tarımda çalışan çocukların kapsam dışı kaldığını hatırlatırken, Suriyeli çocuklar başta olmak üzere mülteci çocukların, ev içi emeğin araştırmada yer almadığını belirtiyor. Yine 15 yaş üstü çocukların hangi koşullarda çalıştığının da mutlaka ele alınması gerektiğini bu nedenle de sözleşme ve sigorta bilgilerine de ihtiyaç olduğunu belirtiyor.

Suriyeli çocukların kapsam dışında  olmasının sorunun boyutlarının tam olarak yansıtılmamasına yol açtığını vurgulayan Uyan Semerci, saha çalışmalarının ortaya koyduğu Suriyeli çocuk işçi gerçeğinin mutlaka gündemde öncelikle ele alınarak, mücadele edilmesi gereken bir  bir konu olduğunun altını çiziyor. 

Ekim ve Aralık arasında yapılan çalışmanın zamanlama açısından mevsimlik tarımda çalışan çocukları yakalayamadığının da belirtilmesi gerektiğini söyleyen ve mevsimlik tarım işçiliğinin çocuk işçiliğinin en kötü biçimlerinden olduğunu vurgulayan Uyan Semerci, yapılan anket çalışmasının mevsimlik tarımdaki tabloyu yansıtmadığına dikkat çekti.

Uyan Semerci,  pek çok hanede çocuklara yaşından daha ağır ev içi sorumluğun verildiğini, çocukların hane içi alışveriş, temizlik, ütü gibi ev işleri yaptığını, çocuk, hasta ya da yaşlı bakımı gibi işleri üstlendiğini söylerken, çocuklar üzerindeki bu hane içi yükün ortaya çıkarılmasının ve özellikle kız çocukları açısından bu alandaki çocuk işçiliğinin etkilerinin detaylı olarak ele alınmasına  ihtiyaç olduğunun altını çizdi. 

"Sayıların rakamdan ibaret olmadığının farkında olmalıyız"

İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi’nden Gözde Durmuş ise TÜİK araştırmasının yayınlanan haber bültenindeki bilgilere dayanarak çalışan çocuklara dair sigorta, sağlık bilgisi gibi soruları kapsam dışı bıraktığını ve 15-17 yaş arasında çalışan çocuklara ait bu bilgilerin toplamanın 15 yaş üstü çalışan çocukların koşullarının yasalara, düzenlemelere uygunluğunu anlamak bakımından kritik önemde olduğunu belirtti. 

Durmuş, sahada yaptıkları araştırma bulgularının yüzde 98’lere varan oranda 15 yaş üstündeki çocukların olması gereken şartlarda çalışmadığı ortaya koyduğunu da dile getirdi.

Uyan Semerci ve Durmuş, TÜİK’in 2019 verilerine göre yüzde olarak bir iyileşme görüldüğünü ancak anketteki eksikliklerden kaynaklı bu iyileşmenin tam olarak neye tekabül ettiğinin bilinemediğini söylerken, Uyan Semerci  “720 bin çocuk işçi sayısının sadece bir rakamdan ibaret olmadığını ve çalışmanın her bir çocuğun yaşamında nelere mal olduğunu, ne anlama geldiğini hepimiz düşünmeliyiz ve üzerimize düşen sorumluluğun farkında olmalıyız” diye konuştu.

“Çocuk işçiliği sorununu sadece 12 Haziranlarda değil sürekli düşünmemiz gerekiyor ve sıfır çocuk işçi hedeflememiz gerekiyor” diyen Uyan Semerci, toplumsal farkındalığa da dikkat çekti.

Çocuk işçiliği sorunuyla her düzlemde, her iş kolunda detaylı olarak ele alınması  ve çocuk işçi sorununun öncelenmesi gerektiğini ve mücadelede bütüncül politikalara ihtiyaç olduğunu hatırlatan Uyan Semerci, “Çocuk işçiliğinin kökeninde ne olduğunu da tartışmamız gerekiyor. Bu noktada ailelerin desteklenmesi ve kapsayıcı bir eğitim için gerekenleri düşünmemiz çok gerekli” ifadesini kullandı.

Hem Durmuş hem de Uyan Semerci araştırmanın  metodolojisine dair detaylı bilginin paylaşılması gerektiğini ve mikro verilerin paylaşımının da mevcut durumu çözmek için etkili politikalar geliştirmede  önemini hatırlatırken, verilerdeki her bir sayının ise bir çocuğun yaşamı olduğunu unutmamamız gerektiğini vurguladı. 

Share
İlgili Eğitim