Skip to main content
Image
Haber yatay görseli
Share

Yeryüzüne Özgürlük Derneği - Festus Okey davası gözlemleri

Salı günü, Beyoğlu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Festus Okey duruşması ile ilgili gözlem ve izlenimlerini aktaran Yeryüzüne Özgürlük Derneği üyesi Burak Özgüner, duruşma esnasında bir dizi hukuk dışı durum yaşandığına dikkat çekerek davanın gidişatından ve mahkemenin tarafsızlığından endişe duyduğunu belirtti.

Salı günü, Beyoğlu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Festus Okey duruşması ile ilgili gözlem ve izlenimlerini aktaran Yeryüzüne Özgürlük Derneği üyesi Burak Özgüner, duruşma esnasında bir dizi hukuk dışı durum yaşandığına dikkat çekerek davanın gidişatından ve mahkemenin tarafsızlığından endişe duyduğunu belirtti.

Mahkemeye iadeli taahhütlü posta yoluyla ulaştırılan müdahillik dilekçelerinin yine "suçtan doğrudan zarar görmeme" gerekçesiyle reddiyle başlayan duruşmada, maktul Okey'in kimlik bilgilerini Nijerya'dan isteyen Dışişleri Bakanlığı'ndan beklenen cevabın hâlâ gelmemiş olduğu görüldü.

İstanbul Barosu avukatlarından Ömer Kavili ise Okey'in kimlik bilgilerinin dava dosyasındaki cenaze teslim tutanağında zaten mevcut olduğunu, halihazırdaki bu bilgilerin yetkili Türk makamlarınca tespit edilerek kabul edilmiş ve cenaze teslimi sırasında kullanılmış olan kimlik bilgileri olduğunu ifade etti. Kavili, "Cenaze teslim tutanağındaki kimlik bilgileri dosyada mevcutken Nijerya'dan kimlik bilgilerinin beklenmesi, davayı yok yere uzatacaktır" dedi.

Mahkemenin, ilk defa sanığın yargılanmasına yönelik bir adım attığını belirten Özgüner, "Mahkeme, Okey'in kimlik bilgilerinin ilgili merciden son kez beklenmesine ve beklenen cevabın olumlu ya da olumsuz olmasına bakılmaksızın mahkeme heyetinin esasa ilişkin mütalaasını vermesi yönünde bir karar verdi. Bu kararda, özellikle Göçmen Dayanışma Ağı'nın çağrı ve çabaları oldukça önemli. Davada Festus Okey'i temsil eden herhangi biri olmadığı için davanın takip edilmesi önemliydi, umarım mahkeme 'kimlik takıntısı'ndan kurtulabilir ve nihayet, gelecek celsede sanık polis memurunun yargılanmasına başlandığını görebiliriz" dedi.

Geçtiğimiz celselerde müdahillik talebinde bulunan ve talepleri reddedilen kişilere dünkü duruşmada da yenileri eklendi. Daha önceden davaya müdahil olmak için başvuran İstanbul ve Ankara Baroları, İnsan Hakları Derneği, Çağdaş Hukukçular Derneği, Helsinki Yurttaşlar Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Yeryüzüne Özgürlük Derneği adlı kuruluşlara, dün görülen celsede Mültecilerle Dayanışma Derneği (Mülteci-der) ve İnsan Hakları ve Mazlumlar için Dayanışma Derneği (Mazlumder) de eklendi. Ancak Mazlumder'in vekili Av. Buhari Çetinkaya, ara karar verilmesi için oturuma ara verildikten sonra aniden duruşmanın bitirildiği bildirildiği için müdahillik dilekçesini dosyaya sunamadı.

'Mahkeme heyeti insanları kandırdı'

Duruşma esnasında, yargılamadaki hatanın düzeltilmesi için söz alan İstanbul Barosu avukatlarından Ömer Kavili'nin duruşma tutanağının noksansız tutulması yönünde mahkemenin ara karar vermesini talep etmesi üzerine, oturuma ara verildi. Yaklaşık 10 dakikadan sonra, duruşma salonuna sadece avukatların girebileceği belirtilerek müdahillik talebinde bulunan kişiler salona alınmak istenmedi. Müdahil olmak isteyen kişi ve kurumları vekaleten temsil eden avukatların, müvekkillerinin ve diğer müdahillik başvurusunda bulunmuş kişilerin duruşma salonuna alınması yönündeki ısrarları üzerine, mahkeme heyeti başkanı İshak Eken "Duruşmayı bitirdik, taleplerinizi reddettik, taraf değilsiniz, davayı erteledik, çıkın dışarı" dedi. Avukatların itirazlarını dinlemeyen ve öfkesine hakim olamayan mahkeme heyeti başkanı önce adlî polisi, ardından da çevik kuvveti salona çağırarak avukatların zorla salondan çıkarılmasını talep etti.

"Ara karar" nedeniyle oturuma ara veren mahkeme heyetinin, duruşmayı aniden bitirmesiyle ilgili konuşan Burak Özgüner şunları söyledi: "Mahkeme heyeti, Avukat Ömer Kavili'nin talebi üzerine ara karar vermek için oturuma ara verdi. 10 dakika sonra ise mahkeme başkanı, duruşmayı bitirdiğini açıkladı. Yani orada müdahillik dilekçelerini sunmak isteyen insanları, duruşma salonunu terk etmeleri için kandırdı, kendince aptal yerine koydu. Adalet arayan, duruşmayı takip eden, izleyen insanların duruşmada hazır bulunması neden mahkemeyi rahatsız ediyor, bunu gerçekten sorgulamak gerekiyor. Orada bulunan bireyler ve avukatlar, böyle bir kararın hukuk dışı olduğu konusunda diretince polis zoruyla karşılaştık. Mahkeme, kanunu uygulamakla mı yoksa uygulamamakla mı yükümlü? Mahkeme, kamuoyu tepkisini ve duyarlılığını yok saymış, avukatların mesleğini yapmasına engel olmuştur"

Duruşmada tartışma...

Mahkeme heyetinin duruşmayı bitirdiğini açıklamasıyla birlikte avukatların yaptığı itirazlar ve usulen yanlış olan uygulamalarda bulunulduğunu ifade etmeleri, mahkeme heyeti başkanı İshak Eken'in öfkelenmesine neden oldu. Çevik kuvvet aracılığıyla avukatların salondan çıkarılmasını isteyen ve fiili tepkilerde bulunan Eken'in tutumunu "bir yargıca yakışmayan nitelikte olduğunu" ifade eden avukatlar, duruşma salonunu terketmemekte direndi. Bunun üzerine sinirlenen Eken, duruşma salonunu terk etti.

Mahkeme heyetinin duruşmayı bitirdiğini açıklamasıyla ve İshak Eken'in sinirlenip salonu terketmesiyle birlikte, İstanbul Barosu avukatlarından Ömer Kavili, İstanbul Barosu Yönetim Kurulu'nu, Avukat Hakları Merkezi'ni ve Savunma Avukatları Derneği'ni arayarak meslektaşlarını duruşmada yaşanan hukuk dışı durumdan haberdar etti. Kısa süre içerisinde duruşma salonuna gelen avukatlar, duruşma esnasında yaşanan tüm hukuk dışı durumlar hakkında tutanak tuttu.

Müdahillik talepleri yine reddedildi, ancak...

Dünkü duruşmayla birlikte müdahillik talepleri reddedilen kişi sayısı 140'ı geçerken kurum sayısı da 9'u buldu. Son üç celsedir haklarında "mahkeme heyetine hakaret"ten ve "adil yargılamayı etkilemek"ten soruşturma başlatılan müdahillik dilekçesi sunan kişilerin aksine bu celsede, müdahillik için başvuran kişiler hakkında suç duyurusunda bulunulması yönünde bir karar çıkmadı.

13. celsede müdahillik talebinde bulunduğu için hakkında soruşturma başlatılan Burak Özgüner, bu durumla ilgili olarak "Adalet arayışımızı engellemek için yapılan bu girişimin gerçekten yanlış olduğu kanaatine mi varıldı yoksa duruşma 'oldu bitti'ye getirildiği için mi müdahillik talebinde bulunanlar hakkında suç duyurusunda bulunulamadı, bunu merak ediyorum. Bizler, doğrudan zarar görmemiz bir yana, Festus Okey'in sonuna benzer şekilde üzücü olayların tekrarlanmaması, zorunlu sebeplerden ötürü evlerini, ailelerini, geçmişlerini geride bırakarak çeşitli ülkelerde yaşamaya çalışan göçmenlerin yanında olduğumuzu göstermek için davaya müdahillik talebinde bulunduk. Ancak, mahkeme heyeti bunu anlamaktan o kadar uzak ki bu taleplerimizi reddetmekle kalmadı, bir de hakkımızda suç duyurusunda bulundu. Bence bu bir hukuk skandalı" dedi.

'Başı ezilen kediye müdahil olabiliyoruz, ama Festus'a olamıyoruz'

İzmir'de başı ezilerek ve tekmelenerek öldürülen kedinin davasında İzmir ve Ankara Baroları'nın müdahilliklerinin kabul edildiğini hatırlatan Özgüner, "İzmir 9. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen 'kedi cinayeti' davasında baroların müdahillik talepleri kabul edildi. Çünkü, bu olayda da tıpkı Festus Okey'in öldürülmesinde olduğu gibi kamu vicdanı derinden yaralanmış, insanlar zarar görmüştü. Kaldı ki öldürülen kedi, bir insan değildi, dava konusu da 'mala zarar verme'. Buna rağmen, İzmir'deki mahkeme yerinde bir karar verdi, yani toplumun sesini dinledi. Bu davayı, Festus Okey davası ile karşılaştırdığımızda bu tarz kararların tamamen mahkemelerin inisiyatifinde olduğunu görüyoruz. Bu da müdahilliğin, taraf olunan uluslararası sözleşmelerin yok sayıldığı Türkiye'de ne kadar muğlak bir kavram olduğunu ortaya koyuyor" dedi.

Adliye çıkışında açıklama yapan Av. Ömer Kavili şunları kaydetti:

* Yıllar önce polis kurşunuyla öldürülen Festus Okey'in sahipsiz olmadığını göstermek amacıyla bu davayı takip eden, davaya katılma isteğinde bulunarak insanlık onurunu korumaya çalışan insanlar adına bugün avukatlar olarak duruşma salonuna geldik.

* Duruşma, yaklaşık olarak 2 - 2,5 saat gecikmeli olarak başlamıştır.

* Duruşma salonunda usul kuralları çiğnenmiştir. Buna karşılık anında pratik müdahalelerimize rağmen birçok hukuksuzluk giderilememiş, kanunların uygulanmasını isteme talebimiz kızgınlıkla, öfkeyle karşılanmıştır.

* Duruşma tutanağının yazılması sırasında, mahkeme başkanı, konuşanların sözlerinin eksik olarak ve değişiklik yapılarak tutanağa geçmesine fırsat vermiş, yaptığımız müdahalelerle tutanakta bazı düzeltmeler yapılmış, fakat mahkeme başkanı tekrar tekrar kızgınlık içerisinde davranmıştır.

* Kabul edilemez en son davranış ise yapmış olduğumuz usule ilişkin bir ara karar verilmesi isteğimize "Mahkeme heyeti ara karar verecektir, salonun boşaltılmasını istiyoruz" denildikten sonra biz avukatlar ve yurttaşlar duruşma salonunda dışarı çıkarılmış ve yaklaşık 10 dakika sonra "Yalnızca avukatlar içeri" denilmiştir.

* İlk içeri giren avukatlar olarak mahkeme başkanının tutumu üzerine kendisiyle tartıştık, "Hayır, yurttaşların girmesi gerekir, davaya müdahil olacaklar" dememiz üzerine mahkeme başkanının, bir yargıçtan beklenmeyecek ve bir yargıcın yapmaması gereken sözlü ve fiili tavırlarıyla karşılaştık.

* Bu yapılanların yanlış ve usulen hatalı, ama düzeltilebilir olduğunu söylememize rağmen mahkeme başkanı, "Polis çağırın, atın bunları dışarı" gibi argo ifadeler kullanmış ve öfke içerisinde odasına çekilmiştir.

* Duruşmadaki aksaklıkların tutanakla imza altına alınması için gelen meslektaşlarım da görmüşlerdir ki duruşmaya katılmak isteyen bazı insanların ve avukat vasıtasıyla kendisini temsil eden Prof. Dr. Gencay Gürsoy'un müdahillik dilekçesi mahkeme tarafından okunmamış ve dosyaya konulmamıştır.

* Duruşma salonundaki tüm bu durumları belirten ayrıntılı bir tutanak hazırlanmış ve polis memurlarının huzurunda hep birlikte imzalanmıştır.

* Bu konu, Festus Okey adındaki insanın, T.C. yurttaşı olması gerekmeksizin, dünya üzerinde yaşayan bir insanın yaşamına son verilmesi gibi vahim ve korkunç bir olayın devlet memuru eliyle yapılmış olması karşısında, olaydaki ve yargılamadaki eksikliklerin, aksaklıkların ve hukuka aykırılıkların ortadan kaldırılması için kişisel bazda, sorumluluk hisseden yurttaşlar ve aydınlar olarak ve aynı zamanda İstanbul Valiliği İl İnsan Hakları Kurulu Üyesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi temsilcisi olarak görev yapan hukukçu meslektaşımız Mehmet Ozan Erözden'in de insanî duyarlılığı çerçevesinde müdahale edilmek istenmiş ise de bugünkü olaylar dünya kamuoyu önünde kabul edilemez, hukuken savunulamaz ve hukuk kurallarının kürsü eliyle çiğnenmiş olduğu bir durumdur, bu konuyu kamuoyunun dikkatine sunuyoruz.

Yeryüzüne Özgürlük Derneği

http://yeryuzuneozgurluk.blogspot.com

İletişim:

Telefon: 0505 888 50 10 (Av. Muhsin Kemal Şimşek) / 0536 559 80 32 (Burak Özgüner)

Share
İlgili Eğitim