Ana içeriğe atla
Image
Haber yatay görseli
Share

İED: Engellilerin Sorunu İnsan Hakları Sorunudur

Türkiye'de yaklaşık 2 milyonu aşkın kişinin işitme engelinin olduğu biliniyor ve diğer engel gruplarında olduğu gibi işitme engelliler de haklara erişimde sorun yaşıyorlar.

Engellilere yönelik yasa ve taraf olunan sözleşmelere rağmen uygulamada pek çok sorun yaşandığını söyleyen İşitme Engelliler ve Aileleri Derneği (İED) "Engellilerin sorunu insan hakları sorunudur" diyerek bu alanda acil çözüm gerektiğinin altını çiziyor. 

İstanbul'da faaliyet yürüten ve Avrupa Birliği tarafından desteklenen BİRLİKTE: Yerel STÖ'ler için Kurumsal Destek Programı yararlanıcılarından İşitme Engelliler ve Aileleri Derneği üyesi Onur Cantimur'la 3 Aralık Engelliler Günü vesilesiyle görüştük. 

Uzunca bir süredir görünmez olan ya da kılınan engelli hakları bir süredir daha yüksek perdeden dile getiriliyor. Tabi bununla beraber engellilik alanında çalışma yürüten örgütleri de daha görünür oldu. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sesimizin daha yüksek çıkması ve hak arayışlarımızda görünürlüğümüzün artması biz hak temelli engelli örgütlere önemli bir motivasyon sağlamakta. Çünkü görünürlük sahadaki sorunu anlaşılır bir şekilde hedef kitleye (basın, kamuoyu vb.) anlatabildiğimizi gösteren bir gösterge. Hak temelli örgütlerin görünürlüğünün artmasının “korumacı anlayışın” hakim olduğu, plansız-programsız hareket ederek yolunu kaybetmiş vb. diğer örgütlerin de dikkatini çekip etkilediğini, nereye gittiklerine dair kendilerini bir sorgulamaya sevk ettiklerini düşünüyoruz. Örgüt kurmak isteyen aktivistlere ilham kaynağı olduğumuzu düşünüyoruz.

Nitekim engelli örgütü kurmak isteyenlere tüzük vb. konularda danışmanlık desteği verdik. En önemlisi görünürlüğün engellilik alanında ciddi bir problem olan toplumdaki “dernekler ne iş yapıyor” algısını kırmamızda büyük bir katkı sağladığını da söyleyebiliriz. Bunu geçtiğimiz aylarda yaşanan biyonik kulak ameliyatlarının durması sorununda yakından gördük. Hiçbir aday ve veliden “dernekler ne iş yapıyor” sözü duymadık. Çünkü adaylar, veliler alandaki sivil toplum örgütlerinin kampanya yaptığını, mağdurları haberlere çıkarttığını  kısaca sorunu görünür kılmaya ve sorunu çözmeye çalıştıklarına sosyal medyadaki paylaşımlarımız sayesinde yakından tanık oldular.

Engellilik sorunlarının toplumun hemen bütün kesimlerinin gündemine girmesi için nasıl bir yöntem izlemek gerekiyor?

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi “Madde 1: Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar.” Bu maddenin toplumun bütün kesimleri tarafından iyice kavranması, yeti yitimiyle doğsun doğmasın “insan” olduğunun vurgulanması gerekiyor. Engelli hakları sözleşmesi ile bağımsız yaşam sağlama imkânı verecek erişilebilir ortamlar ve şartlar oluşturulmasının zorunlu olduğunun, bu imkânlar sağlanabilirse engel diye bir şey olmadığının, bu şartların ve ortamların sağlanmamasının da hak ihlali, dışlama, yok sayma, toplumdan soyutlama olduğunun kavranılması gerekiyor. Kısaca engellilerin sorunu bir insan hakları sorunudur.

"Engelliler Yasası” 2005 Temmuz ayında yürürlüğe girdi.13 senedir uygulanan bu yasanın kazanımlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu yasa engelli hakları konusunda politika üretmek için yeterli mi? 

Yasa çıkması herşeyin yolunda olduğu anlamına gelmemektedir. Yasa, erişilebilirlik izleme ve denetleme gibi farkındalık yaratma gibi artılara yol açmıştır. Önemli olan uygulanması, erişilebilirlik ihtiyacı tespit edildikten sonraki gerekli tedbirlerin alınmaması en büyük sorundur. 2005 yılında kabul edilen Engelliler Yasasını hayata geçirebilmek için 7 yıl vardı. Büyük bir heves ile özel,kamu kurum ve hayatın içinde bağımsız hayatlarımızın olacağını bekledik. 7 yılı geçip ek sürelerle uzatmalar derken bir türlü karşılığını bulamadık. 2005 yasası ve erişilebilirlik izleme denetleme yönetmeliği gereği para cezası verilmektedir. Ancak illerdeki komisyonlar etkin inceleme yapıp para cezası kesseler bile bu cezaların valilikler tarafından onaylanması güç olmaktadır. Bu nedenle bu yasa hem erişilebilirlik hem de diğer haklar konusunda politika üretmek için yeterlidir demek mümkün olmayacaktır.

Engelliler Kanunu’na ek olarak Türkiye aynı zamanda Birleşmiş Milletler Engelliler Hakları Sözleşmesine taraf ülkelerden biri. Peki, bu sözleşmeye göre Türkiye’deki uygulamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu sözleşmede de çoğu şey kağıt üzerinde kalmaktadır. Örneğin "Madde 9 Erişilebilirlik (e) Kamuya açık binalara ve tesislere erişimi kolaylaştırmak için rehberler, okuyucular ve profesyonel işaret dili tercümanları dahil çeşitli canlı yardımların ve araçların sağlanması" denmesine rağmen adliye gibi kritik kamu kurumlarda işaret dili tercümanı yoktur. AB fonu destekli "Bir İşaret Bin Umut" adlı projemizde tespit ettiğimiz gibi mağdur sağır vatandaşlarımız adliye danışmada avukat ihtiyacını anlatamamaktadır.Müracaat savcısına şikayet etmeye gittiğinde işaret dili bilmeyen savcıyla anlaşamamakta, şikayet formunu anlamamaktadır. Adliyede işaret dili tercümanı olsa kendi başına rahatlıkla işini görebilecek ağır bir yetişkinin tercüman olmadığı için babasından veya annesinden adliye koridorlarında refakatçı olmasını beklemek engelli hakları sözleşmesi ile güvence altına alınmış olan bağımsız yaşam” hakkına ve insan onuruna aykırı bir durum. Yine bazı kamu kurumlarına işaret dili tercümanı atandığı belirtilmesine rağmen alanı dışında görevlendiriliyor. Örneğin sahada işaret dili çevirisi yapabilecek, işaret dili ile kurum, hizmet vb. hakkında tanıtım filmi çekerek "bilgiye erişim" sağlanabilecekken kısaca daha verimli olabilecekken büro işleri yapıyor.

Kaynaştırma öğrencisi işitme engelli öğrencilerin sınıftaki erişilebilirliği için "FM sistemi şart olmasına rağmen SGK tarafından "aksesuar" olarak görülüp karşılanmıyor, sağlanmıyor. Bir bankanın şubesinde açılmamış, sıfır kutusu içinde portatif indüksiyon sistemi olduğunu bile keşfedip çıkarttıran biyonik kulak kullanıcısı arkadaşlarımız var. Üyesi olduğumuz "Engelli Çocuk Hakları Ağı" gibi ağlar tarafından hazırlanan BM'ye gönderilen gölge raporlarda da uygulamada eksiklikler olduğu görüşlerimizi dile getirdik.

Engellilik alanında çalışan sivil toplum örgütleri arasında sürdürülebilir diyalog ve savunuculuk temelli bir ağ kurmak amacıyla Türkiye Engelliler Meclisi çalışmalar yürütülüyor. Biraz da bu çalışmalardan ve derneğinizin rolünden söz eder misiniz?

Bu proje için Ankara'da yapılan bir pilot çalışmaya Ankaralı bir üyemiz katıldı. Sahadaki sorunlardan örnekler vererek sorunları ve çözüm önerilerinin neler olması gerektiğini zaten katıldığımız toplantılarda ve ağlarda ifade ediyoruz.

Engelliler başta eğitim ve çalışma hakkı olmak üzere pek çok başlıkta imkânlara erişim sorunu yaşıyor. Peki, “erişilebilir ve eşit” bir toplum için sizin önerileriniz nedir?

Her engel grubunun eşit ve erişilebilir yaşam için tıbbi cihazlara erişimlerinin sağlanması, kendi özel ihtiyaçlarına göre erişilebilir ortamların düzenlenmesi gerekiyor. Örneğin işitme engelli öğrencilerin daha iyi anlayabilmesi için FM cihazının sağlanması, sınıf-konferans gibi konuşmacı ve sunum odaklı ortamlarda, danışma bankolarında konuşmaları daha iyi anlaması için indüksiyon döngü sisteminin döşenmesi, işaret dili kullanan sağırlar için daha denetlenebilir ve standardizasyonu oturmuş Türk İşaret dili kursları düzenlenmesi ve adliye gibi kamu kurumlarında en az bir işaret dili tercümanı bulunması gerekiyor. Ayrıca avukatlık gibi kritik kamu hizmeti yapan meslek sahiplerinde (örneğin CMK servisinde) işaret dili eğitimi zorunlu olmalıdır. Böylece farkındalık en baştan ve zorunlu olarak başlamış olacaktır!

BİRLİKTE projesi kapsamında ne türden projeler geliştirdiniz? Savunuculuk çalışması için BİRLİKTE programından nasıl yararlanıyorsunuz? ya da yararlanacaksınız?

Birlikte programı kapsamında ile sağır vatandaşlarımıza işaret dili tercümanlı insan hakları atölye çalışmaları düzenliyoruz, engelli hakları sözleşmesinden bahsediyoruz. Yine program kapsamında geçtiğimiz haftalarda 13 ülkeden 31 işitme engelli katılımcı ile Türkiye'de ilk defa uluslarası işitme engelliler çalıştayı düzenledik. Çeşitli ülkeler arasında işitme engellilere sağlanan uygulama ve imkanlar hakkında bilgi sahibi olduk. Program kapsamında alanda kapasite artışı sağlayacak işaret dili ile videoları hazırlamaya çalışıyoruz. "Savunuculuk" kavramını öğretmek ve yaygınlaştırmak istiyoruz. Finanse eden Avrupa Birliğine, BİRLİKTE programını yaratan Sivil Toplum Geliştirme Merkezine ve mentorumuz Sayın Nevzat Kıraç Bey'e çok teşekkür ederiz.

Share
İlgili Eğitim