Ana içeriğe atla
Image
Manşet Yatay Görseli
Share

Türkiye'nin ilk eşcinsel evliliğine hazır olun!

Eşcinselliğin 'hastalık' olarak görüldüğü Türkiye'de, eşcinsel evliliği tartışmaya açmak isteyen Barış ile Aras büyük bir düğün hazırlığında

İçerik Alınlık Resmi

Eşcinselliğin 'hastalık' olarak görüldüğü Türkiye'de, eşcinsel evliliği tartışmaya açmak isteyen Barış ile Aras büyük bir düğün hazırlığında

Ben evlilik hakkını sordum, onlar önceliklerinin ‘şiddet görmeme, ayrımcılığa uğramama, öldürülmeme’ olduğundan bahsettiler. Bir insanın “Evlenme hakkı ne ki, ben öncelikle saklanmadan yaşamak istiyorum” demesi, size ne ifade ediyor?

Hepimizin malumu, bu ülkede çıkıp rahatça “Ben eşcinselim”, “Kendimle aynı cinsten birini seviyorum” diyebilmek, ‘hasta’ diye etiketlenmemek, ‘fark edilince’ nefrete, tacize, şiddete maruz kalmamak mümkün değil. Siz aslolanın, hangi cinsiyetten olursa olsun, iki insanın birbirini sevmesi olduğunu düşünen azınlıktansınız diyelim... ‘Eşcinselliğin hastalık olduğunu’ düşünen bir aileden sorumlu devlet bakanını, onunla hemfikir milyonları ne yapacağız peki?
Hal böyleyken, iki kadın ile onların sperm bankası aracılığıyla dünyaya gelmiş iki çocuğundan mürekkep ‘farklı bir aile’nin anlatıldığı film ‘İki Kadın Bir Erkek’ (The Kids Are Allright) vesilemiz oldu. Eşcinsel çiftlerle, ‘eşcinsel evlilik’ kavramını konuşalım istedik. Mevzunun, LGBT (Lezbiyen, gey, biseksüel, trans) topluluğunda da aile kurumunun sorgulanması yönüyle tartışmalı olduğunu atlamadan sorduk. Üç eşcinsel çift hiç çekinmeden öykülerini, aşklarını, düşüncelerini paylaştı.
Sorularımıza cevap ararken öğrendik ki Türkiye’nin ilk heteroseksüel olmayan evliliği çok yakında. Barış ile Aras büyük bir düğüne hazırlanıyor...

ÜÇ EŞCİNSEL ÇİFTE SORDUK

1- Eşcinsel bireylere evlilik hakkı verilmesini ister misiniz?
2- Eşcinsel beraberliklerde, cinsiyete göre ev içi iş bölümü söz konusu mu?
3- Yasal hakkınız olsaydı evlenmek, çocuk sahibi olmak ister miydiniz?

Türkiye'nin ilk eşcinsel evliliğine hazır olun!

Barış (solda) 33 yaşında, Kaos GL dergisinde çalışıyor. Aras, 28’inde. LGBTT derneği Pembe Hayat’ta proje koordinatörü. Ankara’da yaşıyorlar, kasımdan beri birlikteler. Durumları, LGBTT içinde bile tartışmalı. Aras, biyolojik olarak kadın ve pembe kimlikli. Ama kendisini ‘trans erkek’ ve ‘eşcinsel’ olarak tanımlıyor. Nüfus cüzdanının ya da cinsel organının aksine, o bir erkek. İki erkek eşcinsel olarak evlenecekler, evliliklerini ‘politik bir eylem’ olarak duyurup, “Biz iki eşcinsel erkek, bu ülkede evlendik” diyecekler.

BARIŞ: Hak ihlali Aynı cinsten kişilerin evlenememesi insan hakları ihlali. Nasıl ayrı cinsten insanlar evlenip sağlık, miras, mal paylaşımı gibi haklara sahip olabiliyorsa eşcinseller de bunların hepsinden yararlanmalı.
Kimliğinizi penis ve vajina üzerinden tanımlamayınca, beyninizi ve bedeninizi özgürleştiriyorsunuz. Eşcinseller de bu toplumda yetiştiği için bu kimlikleri heteroseksüeller gibi taklit edebilir, ilişkide mutlaka bir kadın ve erkek olduğunu görmek isteyebilir. Ama biz bunu tercih etmiyoruz.

ARAS: Düğünümüz var
Sevgilim cezaevine giriyor görüşe alınmıyorum, hastalanıyor refakatçi olamıyorum, öldürülüyor davacı olamıyorum, ölüyor cenazesine gidemiyorum... “Yakını mısınız?” deniyor. Onun her şeyiyken, heteroseksist sisteme göre, hiçbir şeyiyim. Sosyal güvenlikten hastanede ziyarete durum aynı.
Türkiye’de iki mavi ya da iki pembe kimlik evlenemez. Bizim durumumuz diğer eşcinsel ilişkilere göre farklı: Birimizin pembe kimliği var, birimizin mavi. Evlenmek için yasal engelimiz yok! Politik bir eylem olması ve eşcinsel evliliği tartışmaya açmak için evlenmeyi planlıyoruz. Büyük bir düğün planlıyoruz. Tüm eşcinsel, biseksüel, trans ve queer’lerin davetli olduğu, her yerin gökkuşağı bayraklarıyla süslendiği, salonun, kıyafetlerimizin özel tasarlandığı (aynı kıyafeti giyeceğiz) bir düğüne hazırlıklı olun! İlk kez sizin vesilenizle duyurmuş olalım.

Türkiye'nin ilk eşcinsel evliliğine hazır olun!

İpek (solda) 24 yaşında ve reklamcı. Funda öğretmen, 23 yaşında. Bir buçuk yıldır birlikteler, beş aydır da Ankara’da aynı evde yaşıyorlar.

İPEK: Evlilik hakkı da herkes için olmalı Evlilik kurumu, devletin bireyleri aile merkezinde toplayarak yönetmek için ürettiği bir kavram. Ama birbirini seven iki kişinin diledikleri gibi karar almasını olağan karşılıyorum. Mevcut sistem, bireyi ve aileyi tanıyan, onu da sadece heteroseksüellere tanıyan bir noktada… Yok sayılmanın kendisi zaten ayrımcılık. Evlilik hakkının da birçok başka hak gibi herkes için olmasını savunuyorum. Eşcinsel evlilik
varoluşu gereği heteroseksüel evlilikten farklı olacaktır. Birlikteliğimizi birilerine ya da kurallara göre değil bize göre şekillendiriyoruz.
Eşcinsel olmak kendi başına bir devrimi ifade etmez. Eşcinsel de olsanız birçok durumu içselleştirebiliyorsunuz. İlişkimizde rolleri sorgulayan iki kadın olarak, görece rolsüz bir durum var. Her şeyi birlikte yapmaya çalışıyoruz. Çocukları çok seviyorum ve sevdiğim kadınla
bir çocuğum olmasını istiyorum. Bir gün evlat edinmeyi ve çocuk yapmayı düşünüyoruz. Tabii yasalar değişse de toplumsal yön de önemli. Belki yurtdışına gidebilir, orada çocuk sahibi olup, çocuğumuz belli bir yaşa gelince dönebiliriz.

FUNDA: Doğurmam engellenemez!
Evlilik, İpek’le tanışıncaya kadar olumlu baktığım bir şey değildi. Çünkü heteroseksüel çiftlerde gördüğüm, iki insanın birlikteliğinden çok, birbirini tamamlayan rollerin birlikteliğiydi. Artık birbirini seven iki insanın evlenme isteğine olumlu bakıyorum. Eşcinsel evlilik hakkı elbette verilmeli ya da alınmalı. İpek hastanede kalacak olsa, refakatçi olamam. Yasaya göre aileden değilim. Ama ülkede birçok LGBTT birey şiddete, ayrımcılığa maruz kalır ve öldürülürken evlilikten önce konuşmamız gereken şeyler var.
İlişkimizde herkes kendini oynuyor, başkalarının olmamızı istediği rolleri değil. Ev içinde de durum aynı. Kimse hiçbir şeyi yapmak zorunda değil. Bir çocuk en çok istediğim şey. Bu çocuğu sevdiğim biriyle yapmak da... Bu ilişki böyle iyi giderse, beni hiçbir yasa doğurmaktan alıkoyamaz. Meydan okuyorum! Ama çocuk sadece istemekle olan bir şey değil. Çocuğumuza sevgiden fazlasını vermemiz lazım.

Türkiye'nin ilk eşcinsel evliliğine hazır olun!

Batu (solda) 25 yaşında, öğrenci. Uğur 32 yaşında, medyada. Beş yıldır birlikteler ve İstanbul’da aynı evde yaşıyorlar.

BATU: Benim için aile, kendi seçtiklerimle yarattığımdır
Evliliğe karşıyım. Birçok alanda hakla donatılsan da devlet veya toplum tarafından onaylanan bir paketin parçası olmak istemiyorum. Bu haklara kavuşmak için çift olmanın zorunlu kılınmasını kabul etmiyorum. Benim için aile, kendi seçtiklerimle yarattığımdır. Ne devletin, ne de toplumun onayına ihtiyacı var. Büyür, küçülür, illa bir çekirdeği olmak zorunda değildir.
Bizde rol dağılımı değil, iş dağılımı olabilir ancak. Uğur temizlik düşkünü olduğu için temizlik yapar, kimin canı isterse bulaşığı o yıkar. Faturaları Uğur takip eder, kimde para varsa o öder. İkimiz de yemek yapmaya bayılırız.

UĞUR: Korktuğumuz aileyi nereye koyacağız peki?
Eşcinsel aşk, doğası gereği devrimci bir şey, öyle olmalı.Yüzlerce kurumu, kuralı yıkmaya çalışırken karı-koca olmayı istemek anlaşılır gelmiyor. Çok genç yaşta öğrendim; seçtiklerimdi ailemi oluşturan…
Toplumsal cinsiyet rollerinden oldum olası kaçtım. Karşımdakinin kadın ya da erkek rolünü oynamaya kalkışması, ondan uzaklaşmam için yeterlidir.
Eşcinsel hareketin peşine düştüğü çok hak var bu ülkede ve evlilik bunların başında gelmiyor. Doğduğumuz andan beri dışlanmayalım diye gizlenmek zorunda kaldığımız, şiddete uğramayalım diye istediğimizi giyemediğimiz, söyleyemediğimiz, sevemediğimiz bir ülke burası. Çoğumuzun anne-babası bilmez eşcinsel olduğumuzu, kendi cinsimizi sevdiğimizi, onunla nasıl mutlu olduğumuzu. Bu nasıl bir aile peki? Korktuğumuz, saklandığımız bu aileyi nereye koyacağız?

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1043521&Date=20.03.2011&CategoryID=79

Share
İlgili Eğitim