Ana içeriğe atla
Image
Haber yatay görseli
Share

Demokratik Anayasa Hareketi, önceliklerini duyurdu

Yeni ve sivil anayasa için çalışmalar yapan yurttaş girişimlerinden olan Demokratik Anayasa Hareketi Girişimi (DAHG), belirlediği yol haritasını ve öncelikleri kamuoyu ile paylaştı.

Yeni ve sivil anayasa için çalışmalar yapan yurttaş girişimlerinden olan Demokratik Anayasa Hareketi Girişimi (DAHG), belirlediği yol haritasını ve öncelikleri kamuoyu ile paylaştı.

Basın metninde yer alan sorun tanımında ve Hareket’in Anayasa Meclisi önerisinde anadil, etnik köken, cinsiyet gibi ifadelere yer verilirken; lezbiyen, gey, biseksüel ve trans bireyleri tanımlayan cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğinin ise kapsanmadığı görülüyor.

Hareket tarafından yapılan açıklama şöyle:

    DEMOKRATİK BİR ANAYASA İÇİN YOL HARİTASI: ÖNCELİKLER

Yaşamımızın her alanını baskı altına alan anayasanın tümden değiştirilerek yeni demokratik bir anayasanın oluşturulması konusunda her zamankinden daha uygun bir toplumsal zemin ortaya çıkmıştır. Yürürlükte olan 1982 anayasasının, toplumsal adaletsizliklere, insan hakları ihlallerine, inanç özgürlüğü üzerinde baskıya, etnik köken ve ana dile dayalı ayrımcılığa, düşünce hürriyeti üzerinde kısıtlayıcı ve yasakçı uygulamalara neden olduğu herkesçe pratik sonuçlarıyla birlikte bilinmektedir. Mevcut anayasa artık toplumsal dinamikler nezdinde de fiilen meşruiyetini yitirmiştir. Bu durumda, toplumun sesine kulak vermek, onların taleplerini gerçekleştirmek için ivedilikle yeni ve demokratik bir anayasanın yapılması gerekmektedir.

Yeni demokratik anayasanın tamamen insan onuruna yaraşan, toplumun demokratik taleplerini karşılayacak bir özgürlükler anayasası olması beklenmektedir. Bu açıdan bakıldığında yeni anayasanın yapım sürecine halkın doğrudan katılması gerekmektedir. Bu da doğal olarak tüm toplumsal dinamiklerin sürece müdahil edilmesiyle mümkündür. Ayrıca oluşturulacak taslakta yer alacak görüş ve önerilerin toplumda özgürce tartışılması ve sürecin örgütlenebilmesi için yeterli zaman tanınmalıdır. Demokratik bir anayasanın antidemokratik bir zeminde hazırlanması mümkün değildir. Dolayısıyla yeni ve demokratik bir anayasanın hazırlanması için “yol temizliği” ve “güven arttırıcı önlemler” anlamına gelecek, ortamın demokratikleşmesini sağlayacak bütün düzenlemelerin TBMM tarafından öncelikle yapılması gerekmektedir. Son günlerde yaygınlaşan keyfi gözaltı uygulamaları ve tutuklamalar bu açıdan endişe verici boyuttadır. Akademisyen ve yazarların siyasal mücadele platformlarından men edilmesi, yeni ve demokratik bir anayasa yapma iddiası ile çelişmekle kalmayıp, değişim söylemini de anlamsızlaştırmaktadır.

Anayasa hazırlık sürecinin gerçekten özgür ve katılımcı olabilmesi için, yol temizliği işlevi görecek acil demokratikleşme paketi ve kurucu iradeyi yansıtacak bir anayasa meclisi oluşumu gündeme alınmalıdır.

A-”YOL TEMİZLİĞİ” VE GÜVEN ARTTIRICI ÖNLEMLER

    1-TBMM, başta Terörle Mücadele Yasası, TCK ve Basın yasası olmak üzere, inanç, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün önündeki bütün engelleri kaldıracak düzenlemeleri gerçekleştirmeli.

    2- Yeni bir Anayasaya, yeni bir başlangıç olacağından siyasi davaların takibinin sonlandırılması ve davaların düşürülerek siyasi genel affın ilanı toplumsal barışı sağlamada güven arttırıcı olacaktır.

    3- Çatışmalı ortamın sonlandırılması için askeri operasyonlar durdurulmalı, Koruculuk sistemi başta olmak üzere fiilen devam eden tüm olağanüstü hal uygulamalarına son verilmeli.

    4- Tutuklu milletvekilleri serbest bırakılarak siyaset yapmalarının önündeki engeller kaldırılmalıdır.

    B- ANAYASA YAPIM YÖNTEMİ

ANAYASA MECLİSİ

Yeni anayasa, bir kanun değişikliğinden öte yeni bir anayasal düzenin kuruluşu demektir. Bu açıdan bakıldığında Yeni anayasanın tek başına mevcut meclis tarafından yapılması, 1982 anayasasının kurduğu sisteme dayalı yapısının korunması anlamına gelir. Bu ve benzer bir çok kaygı nedeniyle yeni anayasanın yeni bir “kurucu irade” tarafından yapılması herkesi kucaklayan bir anlayışla yapılmasını mümkün kılar.

Zira her ne kadar halk iradesinin %95′inin meclise yansıdığı iddia edilse de yüzde 10 barajı, seçim yasası, siyasi partiler yasası ve anti demokratik koşulların sonucu oluşmuş bir meclisin yeni ve demokratik bir anayasa yapması mümkün görünmemektedir. Bu koşullarda yapılacak anayasanın 82 darbe Anayasası’na makyajdan öteye gitmeyeceği bellidir. Oluşturulacak, “ANAYASA MECLİSİ” mevcut oluşmuş meclisi tamamen dışlamamakla beraber, katılımcı, demokratik bir yöntemle seçilmelidir ki demokratik bir Anayasa yapabilsin. TBMM’nin çıkaracağı bir yasa ile 2-3 yıllık ve görevi tamamen yeni bir Anayasa yapmakla sınırlı bir Anayasa Meclisi; kadınların eşit temsil edildiği, toplumun her kesiminin katılımı yansıtan, sendikaların, eğitim kurumlarının, farklı etnik grupların, inanç sahiplerinin, meslek örgütlerinin ve siyasi parti temsilcilerinin içinde yer aldığı, hiçbir baraj sistemine tabi olmayacak şekilde seçimle oluşturulmalıdır. Demokratik yöntemlerle oluşan bu “yeni kurucu” iradenin hazırlayacağı anayasa taslağı, tüm toplumsal kesimlerce özgür bir ortamda yeterli sürede tartışıldıktan ve öneriler alındıktan sonra son şekli verilerek halkoyuna sunulmalıdır.

DAHG  kendisini siyasi parti, hareket, oluşum, sendika, dernek ve kurumların bir araya gelmesiyle oluşturulan bir platform değil, tamamen birey hukuku üzerine oturmuş bir hareket girişimi olarak tanımlıyor. Dolayısıyla kurum temsilcilerinin bir araya gelmesiyle oluşturulacak bir yapı olmamayı hedefliyor. Bu durumun, DAHG aktivistlerinin başka siyasal ve sosyal oluşumlarda görev almasına engel olmadığı gibi; siyasi parti, sendika, dernek ve platform aktivistlerinin de hareket içinde görev almasına engel teşkil etmiyor.

http://www.yesilgazete.org/blog/2011/11/02/demokratik-anayasa-hareketi-onceliklerini-duyurdu/

Share
İlgili Eğitim