Ana içeriğe atla
Image
Manşet Yatay Görseli
Share

Fethiye'de bir dayanışma durağı

Duruşma bitti... Tutuklama kararının çıkmaması, karşı tarafın avukatının tehdidi, hakimin “Bir dahaki sefere sizin burada böyle toplanmanıza izin vermeyeceğiz ve slogan attırmayacağız” dediğini duyan kadınların öfkelenmesi, “Bizi yıldıramazsınız!” sloganlarıyla seslerinin daha da gür çıkması…

İçerik Alınlık Resmi

Duruşma bitti... Tutuklama kararının çıkmaması, karşı tarafın avukatının tehdidi, hakimin “Bir dahaki sefere sizin burada böyle toplanmanıza izin vermeyeceğiz ve slogan attırmayacağız” dediğini duyan kadınların öfkelenmesi, “Bizi yıldıramazsınız!” sloganlarıyla seslerinin daha da gür çıkması…

Bir sonraki duruşmaya daha geniş katılacağız ve daha güçlü daha kitlesel olacağız diyerek hep bir ağızdan “Bir şeyler yapmalı” sesinin yükselmesi….

Fethiye’de oturan bir kadın, “Arkadaşlar dağılmayalım. Bizim bu yakında bir derneğimiz var, oraya gidelim neler yapacağımızı konuşalım” demesi üzerine tüm kadınlar “Evet gidelim, konuşalım” diyerek cevap veriyor. Otobüsle derneğe gidiyoruz. Dernekte bizi 3-4 kadın karşılıyor. Şirin bir yer; bahçede bizim için masalar hazırlanmış. Sonradan adını öğrendiğim Hatice gözleme açıyor bir diğeri pişiriyor, çaylar hazır. Kendi yaptıkları reçeller, peynirler sıcaktan ve yolculuktan yorgun düşen herkese ilaç gibi geliyor…

AYRI YERLERDE AYNI HAYALİ KURAN İKİ KADIN

Fethiye Kadın Sosyal Dayanışma Derneğinin Kurucularından Yeşim Balaban ve Nesibe Sevgi Öndeş’le sohbet ediyoruz, derneğin nasıl ve ne amaçla kurulduğunu soruyoruz. Yeşim Balaban, İzmir’den Fethiye’ye taşınmış bir tekstil tasarımcısı. Davayı yeni öğrenmiş ve öğrenir öğrenmez de duruşmaya katılmış.

“Ekonomik temellerle çıktık yola. Kadın emeğinin sömürüldüğü bir dünyada yaşıyoruz. Eve hapsolmuş kadının ürettiklerine pazar bulalım istedik. Üreten kadınların emeğini değerlendirmek istiyoruz. Verdikleri emeğin karşılığını almalarını istiyoruz. Kadınlar evde yaptıkları işten para kazanmalı ve kendi ayakları üzerinde durabilmeliler, patronsuz, aracısız bir şekilde ürettiklerini satmalarını sağlayacağız.”

Dernekte açılan ilk kurs seramik boyama olmuş. Kışa doğru da dokuma ve tekstil kursları açmayı planlıyorlar. Sırada bir de takı tasarımı, geleneksel dokuda kumaşlar üretmek var. “Bütün bunları hayata geçirmek için kafeteryayı faaliyete geçireceğiz. Bu da bize sosyal çevre sağlayacak, kadınların gelip gittiği bir mekan olacak”, diyor Yeşim.

Derneğin diğer kurucusu Nesibe Sevgi Öndeş 18 yıl İngilizce yayıncılık yaptıktan sonra, üç yıl Göcek’te yaşamış. Dernek fikrinin doğuşunu şu sözlerle ifade ediyor: “Göcek küçük bir yer, orada böyle bir dernek kurmak zor olurdu. Bir gün bir arkadaşıma açtım düşüncemi, ‘Senin gibi düşünen bir arkadaşım var sizi tanıştırmalıyım’ dedi. Yeşim’le böylece tanıştık ve 9 ay önce kolları sıvadık.”

Kadınları ipek böceği üretmeye yönlendirmeyi ve ipeklerin çekilmesinden ipliğin boyanıp kumaş haline getirilmesine ve o kumaştan tekstil ürünleri üretmesine kadar bilgi vermeyi amaçladıklarını anlatıyor Nesibe. “Köyde ya da çevrede bir kadın bile başlasa bu yayılır. Sadece kadınları değil işsiz olan herkesi katmayı düşünüyoruz.”

Çok nitelikli, üretken kadınların olduğunu belirterek söze giriyor Yeşim, “Kadınların çoğu eğitimsiz, evlerde, otellerde temizlikçi olarak, güvencesiz çalışıyorlar. Hatice on gün önce bizimle çalışmaya başladı ve ciddi desteğe ihtiyacı var. Aslında devletin çözmesi gereken sorunlar bunlar.”

Hatice’nin ilk eşi üzerine kuma getirmiş iki kızı var; biri 13 diğeri 14 yaşında. Çocukları olduğu için sesini çıkartmamış, kumaya razı olmuş Hatice. “Çocuklarım için katlanmalıydım” diyor. Ama bir yıl dayanabilmiş, çocuklarına rağmen boşanmış. Şimdi yeni bir hayat kurmaya çalışıyor. Eski eşi çocuklarını göstermiyor. “Önceleri okulda görüyordum onları” diyor “ama şimdi göremiyorum. Eski kaynanam da göstermiyor çocukları. Jandarma aracılığıyla gördüm bir kez, ama çocuklar beni gördü diye dayak yediler. Şimdi artık görmüyorum, zarar görsünler istemiyorum” diyor. Hatice önceleri otellerde temizlik yaptığını ama belinden rahatsızlanınca bu işi sürdüremediğini ve şimdi burada kadınlarla birlikte çalışmaktan çok mutlu olduğunu anlatıyor.

ŞİMDİ DE BAŞARABİLİRİZ

Seksenli yıllarda İzmir’de Mor Dayanışma Kadın Grubunun çalışmalarına katılan Yeşim o dönemki kadın hareketini anımsatıyor. “Diğer kadın grupları ile dayanışma içindeydik. O dönem hayat kadınlarına tecavüzde ceza indirimi öngören 438. maddeye karşı ciddi eylemler olmuştu. İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerde ciddi eylemler yaptık ve biz bu mücadeleyi kazandık. Kadın hareketinin yükseldiği bir dönemdi. Kadınların durumu şimdi çok daha kötü, bırakın bir adım ilerlemeyi daha da gerideyiz. Kadın mal gibi görünüyor, yeni bakanlıkta kadının adı bile yok, aile içinde yer alıyor, ailenin bir parçası. Biz o dönem mücadeleyle bunu başardıysak şimdi de başarabiliriz. Yeter ki kararlı olalım ve mücadele edelim. Mücadeleyle kadınların başaramayacağı hiçbir şey yoktur, yeter ki isteyelim.

Bugünkü gibi ciddi bir eylem için daha iyi organizasyonların olması lazım. Pek çok kadın duyarlıdır ama aktif olan kadın sayısı çok az, bunları harekete geçirmemiz lazım. Ne kadar çok kadına ulaşırsak o kadar başarılı oluruz. Ara ara ufak eylemlerle bir araya gelmek, bu yeterli değil, bizi bir adım ileri götürebilecek daha kalıcı işler yapmalıyız.”

http://www.evrensel.net/news.php?id=11311

Share
İlgili Eğitim