Ana içeriğe atla
Image
Manşet Yatay Görseli
Share

"İfade ve medya özgürlüğü kaygı verici durumda"

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Hammarberg, ifade özgürlüğü alanındaki kısıtlamalar nedeniyle Türkiye'yi dört ana başlık altında eleştirdi.

İçerik Alınlık Resmi

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Hammarberg, ifade özgürlüğü alanındaki kısıtlamalar nedeniyle Türkiye'yi dört ana başlık altında eleştirdi.

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Thomas Hammarberg, Türkiye'de ifade ve basın özgürlüğü önündeki engellerin kaygı verici durumda olduğunu söyledi. Uzun tutukluluk sürelerini de eleştiren Hammarberg, hakim ve savcıların Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kriterlerini esas almaları gerektiğini söyledi.

Hammerberg'in dört başlığı

Türkiye'deki ifade özgürlüğü önündeki engelleri eleştiren Avrupa'nın insan hakları politikasındaki en etkin diplomatlardan Thomas Hammarberg, Türkiye'nin son yıllarda hassas olan konularda özgür ve açık bir tartışma ortamı yaratmakta mesafe kaydettiğini ancak ifade özgürlüğü ve medya özgürlüğü ile ilgili durumun hala kaygı verici olduğunu söyledi.

Hammarberg, yayınladığı raporda Türkiye'yi dört ana başlık altında eleştirdi:

* İfade özgürlüğü önünde engel teşkil eden Türk Ceza Kanunu (TCK) ve Terörle Mücadele Kanunu (TMK),

* Savcı ve hakimlerin aşırı kısıtlayıcı tutumları,

* Uzun tutukluluk süreleri,

* İnternet sansürü

TCK ve TMK engeli

TCK ve TMK'nın Türkiye'de ifade özgürlüğü önünde ciddi engeller oluşturduğuna vurgu yapan Hammarberg, "Söz konusu kanunların hükümleri gazetecilerin, yayıncıların ve yayınevlerinin ifade özgürlüğü de dahil olmak üzere ifade özgürlüğünü orantısız bir biçimde kısıtlama amacıyla kullanılmıştır" dedi.

Türkiye'nin ilgili kanunlarda bugüne kadar bazı değişiklikler yaptığını söyleyen Hammarberg, bu değişikliklerin AİHM'in tespit ettiği çeşitli ifade özgürlüğü ihlallerinin kökünde yatan nedenlerin ortadan kaldırılması için yeterli olamadığını ifade etti.

"Hakim ve savcılar AİHM kriterlerini dikkate almıyor"

Savcı ve hakimlerin tutumlarını aşırı kısıtlayıcı bulduğunu söyleyen Hammarberg, bu tutumların ifade özgürlüğünün geliştirilmesi yönündeki çabalar önünde ciddi engel teşkil ettiğini ifade etti.

Mahkemelerin ve savcıların mevcut yasaları yorumlayıp, uygularken AİHM'in ifade özgürlüğüne ilişkin standartlarına ve orantılılık ilkesine gerekli saygıyı göstermediklerine dikkat çeken Hammarberg, sözlerine şöyle devam etti:

"Yetkililer gazetecilerin cezai sorumluluğunu değerlendirirken Türk hukuk sistemine özellikle de ifade edilenlerin gerçekliğini ispat ve kamu yararını ileri sürme hakkını dahil etmelidirler."

"Yargı uygulamaları otosansüre neden oluyor"

Uzun tutukluluk sürelerini de eleştiren Hammarberg, şüphelilerin soruşturma evresinde haklarındaki delillere erişimiyle ilgili sorunların ve savcıların ceza davası açmada kendilerini kısıtlamamalarının ifade özgürlüğünü olumsuz etkilediğini ve Türk basınında otosansüre neden olduğunu belirtti.
Hammarberg, Türk makamlarını bu sorunları yasal ve uygulamaya yönelik tedbirlerin yanı sıra, adalet sistemi dahilinde sistematik eğitim ve farkındalık arttırmaya yönelik faaliyetlerle ele almaya acilen davet etti.

"İnternet yasakları demokrasi ölçülerini aşıyor"

Raporunda Türk makamlarının İnternet Yasasını ve Radyo Televizyon Yasasını acilen gözden geçirmesinin gerektiğini de kaydeden Hammarberg, özellikle de yetkili idari makamların internete sistematik bir biçimde sansür uygulamasını eleştirdi.

Hammerberg, internet sitelerine erişimin engellemesinin demokratik bir toplumda olması gereken ölçüleri aştığı değerlendirmesinde bulundu.

http://bianet.org/bianet/ifade-ozgurlugu/131431-ifade-ve-medya-ozgurlugu-kaygi-verici-durumda

Share
İlgili Eğitim